Björn İskandinav ülkelerinde çok kullanılan bir erkek adıdır. Björn aynı zamanda ‘ayı’ demektir. Bilindiği gibi İskandinav ülkeleri hayvanları koruyan ülkelerin başında gelirler. Kuğular, kazlar, geyikleri tilkiler sanki insanların zulmünden korunmak için İskandinav ülkelerinde saklanırlar. Hayvanları gerçekten seven İskandinav halkları, kimi hayvanaların adlarını kendi çocuklarına isim olarak vermiştir. Sevimli ayı anlamına gelen Björn adı da hayvanlara gösterilen sevginin bir örneğidir.
16 Şubat 1999’da kansere yenik düşerek 52 yaşında ölen Björn Afzelius de böyle İsveçli bir sevimli bir şarkıcıydı. Şarkılarını kendi yazıp besteleyen sanatçı, politik içererikli müziği İskandinav ülkelerinde kabul ettirmekle tanınır. Şarkılarının çoğu, ezilen insan ve halkların istemlerini yansıtır. Paris sokaklarındaki dilenciler, Şilili politik tutuklular, ayrımcılığa karşı mücadele eden zenciler, göçmen kadınlar, çocuklar şarkılarının içeriğini oluştururlar.
Björn Afzelius birçok İsveçli gibi 1960’lı yıllarda The Beatles müzik grubundan etkilendi. 1963 yılında Malmö’ye gelen sanatçı, burada kendi müzik grubunu kurdu. 1960 yılların politik gelişmelerinden etkilenen ve kendini politik mücadelenin içinde bulan Björn Afzelius, 1970 yılında ‘Hoola Bandoola’ müzik grubunu kurdu. Grup kısa sürede bütün İskandinav ülkelerinde tanındı. Devrimci müziğin gençler arasında da sevilmesini sağlayan Hoola Bandoola, yerel dans anlayışı ile rock müziğine yeni bir biçim vererek İskandinav ülkelerinde ününü arttırdı. Latin Amerika türkülerini, Che Guevara’yı kendi rock müziği anlayışı ile yorumladı.
Björn Afzelius, okuduğu şarkıları kendi yazıp besteliyordu. Önemli günlerde, halkların dayanışmasını dile getiren kültür etkinliklerinde, yürüyüşlerde durmadan çalıp söylerdi. Güney Afrikalı lider Nelson Mandela, serbest bırakıldıktan sonra kendisine gösterilen dayanışmaya teşekkür etmek için geldiği Danimarka’da ve İsveç’te Björn Afzelius konserleriyle karşılandı.
Sosyalist ülkelerin dağılmasından sonra ortaya çıkan politik yozlaşmaya karşı da şarkılaryla mücadele veren sanatçı, ‘Ben sosyalistim; şarkılarım ve ben, asla saf değiştirmiyeceğiz’ diyordu.
Björn Afzelius’un bütün plakları, kasetleri ve CD’leri onbinlerce alıcı buldu. Danimarka’da da çok tanınan sanatçi, 1992 yılında en iyi yabancı şarkıcı ödülüne değer görüldü. 1998 yılının son günlerinde ‘Elsinor’ adlı son CD’sini yaptığında ölecğini biliyordu. (Elsinor, Danimarka’nın Helsingör şehrinin İsveççe adıdır ve Hamlet’in şatosunun bulunduğu bu şehri dünyaya asıl tanıtan bilindiği gibi Shakespeare’dir.) Björn Afzelius, bu son çalışmasında bir anlamda sevdiklerine son selamını yolluyor, onlarla vedalaşıyor. 19 yaşındaki kızı için, çok sevdiği Elsinor kenti için yazıp bestelediği şarkıların yanısıra, dünyanın öteki ülkelerindeki dostalarını da selamlamaktan geri durmuyor. İsveç’in bu sevimli ayısı, ne yazık ki artık yaşamıyor. Biz de onu kızı için ve tutuklu Carlos için yazdıklarından anladığımız dizelerle selamlıyoruz.
CARLOS’U KİM ÖLDİRDİÜ?
Didik didik araştırırlar öldürülen bir İsveçli ise
Şöyle bir göz atılır kara kafalıysa öldürülen
Ortaya çıkması Carlos’la ilgili gerçeğin ancak
Halkın bir tek yumruk gibi olmasına bakar.
Carlos öldü, ne ne olup bittiği biliniyor ama,
Gün ağırırken soğumuş bir cesetti hücrede o,
Ne kan var üzerinde, ne de bir yara izi
Yine de herkes anlayabilir ne olup bittiğini.
KIZIM İSABEL’E
Neler söylemiştim anımsarsın belki
Bir gecenin nasıl dingin geçeceği hakkında?
Bulur kendi içinde duyduğu için insan
Yaptığı şey yanlış mı değil mi
Girmeden çok önce 19 yaşına.
Öyleyse uç bir tanem, uç git yoluna
Bilincini koruya koruya kanatlarının.
Nerde olursan ol, nereye gisersen git
Bu olacaktır sana benim son öğüdüm
Girmiş olsan bile 19 yaşına.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.