Mart ayında Küba’daydım
Hüseyin DUYGU
Arkadaşım Coşkun’la Küba’nın sıcacık günlerini, mor geceleri yaşamak için mart ayında Almanya’dan bindik uçağa. 10,5 saat uçtuktan sonra Havana’nın doğusundaki kumsal kent Varadero’ya vardık. Havalanında bizi bekleyen otobüse daha binmeden ılık bir rüzgar ısıttı bizi, tam düşlediğim gibi bir hava. Kışın yazı yaşamak lüksü bu olmalıydı! Küba’ya varır varmaz nedense Nazım Hikmet’i düşünüyorum. Havana’ya devrimci hükümetin davetlisi olarak 13 Mayıs 1961’de gelmiş Nazım Hikmet. Avrupa’da tanıdığı dostu, Kübalı şair Nicolas Guillen tarafından Havana’da ağırlanmış.
Küba üstüne genel bir bilgi
Küba ABD’ye sadece 150 km uzaklıkta. Komşuları Meksika, Bahamalar, Jamaika, Haiti ve Dominik Cumhuriyeti.1492’de, Kristof Kolomb bizim kaldığımız şehre yakın bir noktada karaya çıkmış ve şuan Küba’ya ait olan bu adada İspanya Krallığı için hak iddia etmiş. Küba, 1898’de biten İspanya-Amerikan Savaşına kadar İspanya’nın bir toprağı olarak kalmış, ve 1902’de Birleşik Devletler’den resmi bağımsızlık kazanmış.
Küba 11 milyonu aşkın insanın yurdu ve Karayipler’de en geniş yüzölçümüne sahip olmanın yanı sıra en kalabalık ada. Küba, etrafındaki sular tarafından ılıklaştırılmış bir tropikal iklime sahip. Aynı zamanda Karayip Denizi’nin sıcak suları ve adanın Meksika Körfezi’nin karşısında olması adayı kasırgalara açık hale getirmiştir. 1232.5 km uzunluğundaki Küba Adası yeryüzündeki en büyük 13. adası.
Kristof Kolomb’un birinci yolculuğunda keşfederek (Ekim 1492) İspanyol toprağı ilan ettiği Küba’da ilk kalıcı yerleşim 1511’de kurulmuş. Sömürgecilerin baskı ve sömürüsü, salgın hastalıklar, açlık ve göçler yerli nüfusunu 5 bine kadar düşürmüş. 18. yüzyıla’ a girilirken bölgede sağlanan barış ve düzenle birlikte sömürgenin nüfusu 50 bine ulaşmış. İspanya’dan düzenli gemi seferlerinin başlaması Havana’nın ticari ve stratejik önemini artırmış. Bu arada hayvancılığın, tütün ve şekerkamışı üretiminin artırılması ve işgücü için Afrika’dan çok sayıda köle getirilmesi adada köklü bir değişim yaratmış. 1865’te köle ticaretinin sona ermesiyle ortaya çıkan işgücü açığını kapatmak için adaya sözleşmeli işçi olarak Meksika yerlileri ve Çinliler getirilmeye başlanmış.
İspanyol sömürgecileri, Küba’da büyük şeker ve tütün tarlaları açmış. Küba’nın, uzun yıllar, yalnızca İspanya ile ticaret yapmasına izin verilmiş. Bu nedenle, ada, bir kaçakçılık cenneti oluşmuş. – Havana, ilk başkent Baracoa’ya göre daha korunaklı olduğundan, 1607’de başkent yapılmış. – Küba, 1762’de İngiltere tarafından işgal ediliyor. 1763’te ise, İspanya’ya, Florida (bugünkü ABD) karşılığında geri veriliyor. – 1830’larda, Küba nüfusunun yarıdan fazlası, Afrikalı. Bunların büyük bir bölümü, köle; gerisi, özgürlüğünü kazanmış eski köle. – 1830’da Küba, Haiti’yi geçerek, dünyanın en büyük şeker üreticisi oluyor. – Küba’da, kölelik döneminde, köleler, sabah 4:30’da uyandırılıyor; 6:00’da çalışmaya başlıyor ve 20:30’da ‘yat’ zili çalıyor. – Köle sahipleri, yılda bir gün, kölelerinin kendi danslarını yapmasına izin veriyor. Karnavallar da böyle doğuyor. Küba’ya tren ilk kez, 1837’de şekerleri limana taşımak için geliyor. – 10 Ekim 1868’de kölelerine özgürlüğünü veren Carlos Manuel de Cespedes, Küba tarihinde önemli bir kişilik. Köleliğin kaldırılmasını isteyen Cespedes’in mücadelesi, Küba bağımsızlık savaşlarını tetikliyor. Cespedes’in isyan çağrısı, yanıtsız kalmıyor. Bağımsızlık isteyen Kübalılar, İspanyol sömürgecilere karşı ayaklanıp Bayamo kentini ele geçiriyor; devrim hükümeti oluşturuyor ve Cespedes’i devlet başkanı yapıyorlar. Cespedes’in önderliğindeki ayaklanma, kanlı bir biçimde bastırılıyor; ancak, bu, isyancılar için bir başlangıç oluyor. İsyanlar durulmuyor; ve 19. yüzyıl sonunda, Küba’nın ulusal kahramanı Jose Marti ile doruğuna ulaşıyor. Jose Marti, 1892’de, ABD’de sürgündeyken, tüm bağımsızlık yanlılarını biraraya getiren Küba Devrimci Partisi’ni kuruyor. Şair ve gazeteci Jose Marti, 19 Mayıs 1895’te, cephede şehit düşüyor. Marti’nin yoldaşları olan Maximo Gomez ve Antonio Maceo, doğudan batıya doğru, sömürge ordusunu püskürtüp Küba’yı özgürleştiriyor. 1898’de, Küba, bağımsız oluyor. Aynı yılın 15 Şubatı’nda, Havana’da bir ABD gemisinde patlama oluyor ve 250 denizci ölüyor. ABD, bundan İspanya’yı sorumlu tutuyor.
ABD, Küba bağımsız olmuşken, bu patlamayı gerekçe göstererek savaşa giriyor ve İspanyol donanmasına saldırıyor. Böylece, barış antlaşmasında taraf oluyor. Küba’nın kabul edilmediği antlaşmayla, son İspanyol valisi, ada’yı, ABD’li generale bırakıyor. Bu korkunç olay, ABD’nin Küba üstündeki hain planlarını uygulamaya döküşünün başlangıcı… ABD’nin ilk icraatlarından biri, kağıt üstünde bağımsız olan Küba Meclisi’nden ABD’ye askeri müdahale hakkı geçirmek oluyor. ABD, Küba’da askeri üs açma hakkı kazanıyor. Bu dönemde açılan üslerden biri, şu anda da ABD elinde olan Guantanamo. Bu dönemde, ABD, işine gelmeyince asker gönderiyor Küba’ya, meclisten geçen karara dayanarak. Küba’nın ABD’den bağımsız olarak dış siyaset ve ticaret yürütmesi, yasaklanıyor. Küba, 20 Mayıs 1902’de, kağıt üstünde resmen bağımsız oluyor; ancak, ABD kuklası diktatörlerden başkası yok devrime kadar olan dönemde. Küba Komünist Partisi, 1925’te kuruluyor. Partinin önde gelen yöneticisi ve öğrenci lideri olan Julio Antonio Mella, 1929’da, Meksika’da, sürgündeyken, Kübalı diktatörün kiralık katilleri tarafından öldürülüyor. Diktatör Machado, büyük gösteriler ve grevler sonucunda, birkaç yıl sonra, ülkeyi terk etmek zorunda kalıyor. – 1940’da, asker Batista’nın 4 yıl sürecek devlet başkanlığı dönemi başlıyor. Batista, 1952’de yeniden, ancak bu kez askeri darbeyle iktidara geliyor. ABD, darbeyi destekleyip yeni hükümeti tanıyor. Batista, Küba topraklarını ABD’lilere ve İngilizlere satıyor. Rüşvet, adam kayırmacılık ve ABD hayranlığı yaygınlaşıyor. Yasal mücadele yollarının ABD ordusu nedeniyle çoktan tükendiği bu timsah biçimindeki adada, öğrenci lideri Fidel, tarih sahnesine, 26 Temmuz 1953’te, Moncada Kışlası Baskını’yla çıkıyor. Bu, Jose Marti’nin doğumunun 100. yıldönümü. 26 Temmuz, günümüzde Küba’da resmi tatil. Fidel, başarısız olan baskında sağ ele geçiyor, hapse atılıyor ve 2 yıl sonra genel afla serbest kalıp Meksika’ya sürgüne gidiyor.
Meksika’da, Arjantinli Che Guevara (Ernesto Guevara de la Serna) ile birlikte, devrim hazırlığı yapıyor. 25 Kasım 1956’da, Fidel ve 81 devrimci, Granma yatıyla Küba’ya dönüyor. Doğudaki dağ sıralarında (Sierra Maestra) gerilla ordusu kuruluyor. Ordu, köylülerden, öğrencilerden ve asker kaçaklarından oluşuyor. Castro, doğudaki Santiago de Cuba’ya girerken; Che Guevara, Havana’ya 1 Ocak 1959’da giriyor. Fidel ise, bir hafta sonra ulaşıyor Havana’ya. Küba Devrimi’nde, kentlerdeki mücadeleden sonuç çıkmayınca, köyden kentleri kuşatma stratejisinin uygulandığı görülüyor. Çok az kaynağa sahip olan devrimciler, kışlaları ele geçirip buralarda bulabildikleri mühimmat ve malzemeyle güç kazanıyorlar. Devrim Hükümeti’nin ilk icraatlarından biri, köylülere okuma-yazma öğretmek için devrimci öğrencileri köylere göndermek oluyor. Kısa sürede, adada, okuma-yazma bilmeyen kalmıyor. Toprak ağalığı kaldırılıyor. ABD’lilere ait topraklara el konuluyor. Bunun üzerine, ABD, Küba’ya karşı ambargoya başlıyor. – 17 Nisan 1961’deki ünlü Domuzlar Körfezi Çıkartması, başarısız oluyor; çünkü çıkartma, halkın devrimci hükümete karşı ayaklanacağını varsayıyor. Oysa, özgürlüğe ve eşitliğe susamış Küba halkı, devrim hükümetinin yanında yer alıyor. Devrimden sonra, kumandan Che Guevara, Sanayi Bakanı ve Merkez Bankası başkanı yapılıyor.
Sosyalist Küba
İktidara geldikten sonra köklü toprak reformu gibi adımlarla geniş bir kesimin desteğini kazanan Fidel Castro, ittifak kurduğu Küba Sosyalist Halk Partisi ile birlikte yönetimde ağırlığını koyuyor. Aynı dönemde Küba, Latin Amerika’daki devrimci hareketlere verdiği destekten dolayı diplomatik yalnızlığa itiliyor.
1970’lerde ekonomide başlayan düzelme ile birlikte parti ve devlet istikrarlı bir yapıya kavuşturuluyor. Bu arada Castro’nun yönetimdeki etkinliği de pekişiyor. 1979-1982 arasında Bağlantısızlar Hareketi’nın dönem başkanlığını yürüten Küba’nın Sovyetler Birliği ile olan ilişkileri doğrultusunda Angola ve Etiyopya ‘ya asker göndermesi, bağlantısız bir ülke olan Afganistan’ın Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmesine tepkisiz kalması Üçüncü Dünya’da bazı tepkilerle karşılaşmasına yol açtı. 1980″lerde eski sosyalist ülkeleri saran değişim dalgası siyasi olarak Küba’yı pek etkilemedi.
Soğuk Savaş sonrası
Soğuk Savaş sonrasında kesilen Sovyet yardımı yüzünden iktisadi bir açmaza sürüklenen Küba, turizm yatırımlarına yöneldi ve kısıtlı da olsa özel yatırımlara izin verildi. Yine bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri ile olan iliskilerde kısıtlı bir iyileşme görüldü. 1990’ların sonlarından itibaren Çin Halk Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’ne yakınlaşan Küba, Latin Amerika’da da (özellikle Venezuela ve Bolivya) yeni müttefikler buldu. 31 Temmuz 2006’da Fidel Castro başkanlik görevlerini kardeşi Raul Castro’ya devretti ve 19 Aralık 2007’de koltuğunu bıraktı.
Yönetim
Küba İçişleri Bakanlığı Binası, Che Guevara döneminde Sanayi Bakanlığı olarak kullanılmış.
Küba’nın tek parti egemenliğine dayalı sosyalist bir devlet yapısı var. Küba Komünist Partisi’nin (PCC) devlet yönetimindeki ağırlığı 1976 Anayasası’nda açıkça belli edilmiş. 1965’te hazırlanmaya başlanan ve 1976’da halkoyuna sunularak yürürlüğe giren anayasaya göre yasama yetkisini Halk İktidarı Ulusal Meclisi (Asamblea Nacional de Poder Popular) kullanır. Devlet ve hükümet başkanı konumunda olan Devlet Konseyi başkanı, Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder.
Küba’nın oldukça karmaşık bir yapı gösteren nüfusu, geçmiş yüzyıllarda adaya değişik etnik toplulukların yerleşmesinin ürünüdür. Kolomb öncesi dönemde sayıları 80-100 bin arası olan ada yerlilerinden günümüzde yalnızca adanın doğu ucunda yaşayan birkaç aile kalmıştır. Küba nüfusunun % 51’i mulattolar (Avrupalı ve Afrikalıların karışımı), % 37’si beyazlar, % 11’i siyahlar ve % 1’i de Çinlilerden oluşur. Çinli nüfus 19. yüzyılda demiryolu ve maden işleri için adaya getirilen Çinlilerin torunlarıdır. Toplam nüfus 11 milyon 300 bin.
Tütün tarlası
Tütün tarlaları ve fabrikaları daha çok Pinar del Rio Bölgesi’nde var. Küba ekonomisi sosyalist ilkelere dayanan devlet kontrollü bir planlı ekonomidir. Son yıllarda özel sektör yatırımları artmakla beraber üretim araçlarının büyük bir kısmı devlet tarafından işletiliyor. Küba, 1992’de dış ticaretinin % 80’ini gerçekleştirdiği ve tarım üretimi için gereken sübvansiyonların sağlandığı Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla oluşan dönemden sonra tarımdan sanayiye geçmiştir. Aynı zamanda (özellikle Pinar del Rio’dan) iç göçler başlamıştır. İş gücünün % 21’inin çalıştığı tarım sektöründe şekerkamışı, tütün, turunçgil, kahve ve pirinç önemli üretim ve ihracat ürünlerindendir. Sosyalist rejimde özellikle önem verilen balıkçılık ve hayvancılık yine önemli üretim kalemlerinden biri. Turizm son yıllarda yeniden eski canlılığını kazanmış. Özellikle Kanada ve Avrupa Birliği’nden gelen turistler sayesinde turizm Küba ekonomisinin itici gücü haline gelmiş. Çin, Kanada, İspanya ve Hollanda Küba’nın en büyük dış ticaret yaptığı ülkeler. Madenciliğin temelini ihracat kalemleri içinde önemli bir payı olan nikel oluşturuyor. (Dünya üretiminin % 6.4’ü). Kişi başına düşen yıllık gelir yaklaşık 9.900 $’dır..Petrol konusunda en büyük destekçisi Çin. Mühendis ve makina yardımı yapıyor.. Ayrıca Venezuela’da Hugo Chavez’in iktidara gelmesiyle birlikte, bu ülkeyle yapılan ekonomi anlaşmaları da Küba’nın zor koşullara karşın yeni bir müttefik bulmasını ve bir ölçüde rahatlamasını sağlamış.
Kültür
Küba’nın başkenti Havana ve Trinadad’ta kolonyal dönemden kalma birçok eser bulunmakta. Bu kentler 1982 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilmiş.
Küba kültürü köken bakımından İspanyol ve Afrika etkisinin belirgin izlerini taşır. ABD ile olan tarihi bağları nedeniyle Kuzey Amerika sporları halk arasında yoğun ilgi görmektedir. Beyzbol Küba’nın ulusal sporu. Bastketbol, voleybol, atlezim ve boks Küba’da yaygın olarak oynanan ve uluslararası müsabakalarda başarılı olunan spor dalları. Devrim sonrasında hızla gelişen ve refah düzeyinin yükseldiği Küba’da halkın tamamına yakını okur yazardır.
Küba’da her köşe başında, otelde, barda, restoranlarda amatör müzik grupları boy gösteriyor.. Uzun bir geçmişe sahip olan Küba müziği, coşkulu ve hareketli eserlerden oluşup geniş bir yelpazeye sahip. Küba mutfağı, genel olarak İspanyol-Karayip karışımı. Sığır, tavuk, domuz eti, deniz mahsulleri, mısır, nohut, mercimek ve siyah fasulye çok tüketiliyor. Küba edebiyatının özellikle şiir alanında zengin ve nitelikli bir mirası vardır. 19. yüzyılda yaşamış şair Jose Marti ile 20. yüzyılda yaşamış olan Nicilos Guillen önemli Kübalı edebiyatçılardan. Ünlü şarkı Guantanamera, Küba’nın devrimci kahramanı Jose Marti’nin eseridir. Aynı zamanda Bolivya ordusuna ve Che’ye yazılan ünlü Soldadito Boliviano (Bolivyalı Küçük asker) şarkısı da Nicholas Guillen’indir.
Günümüz Küba’sından notlar:
Raúl Modesto Castro Ruz Küba Devleti 2. cumhurbaşkanı. Ayrıca Küba devleti eski cumhurbaşkanı Fidel Castro’nun kardeşidir.
Havana Rum (rom) içkisi şeker kamışından yapılıyor. Petrol yeterli değil, Venezuella ve Kanada’dan petrol satın alıyor. Havana 1519 yılına yaşayan bir kızıl derili adı. Sahte purolar muz yaprağından yapılıyor.
Küba’da ulaşım araçları yeterli değil, nerdeyse herkes otostop yapıyor Küba nüfus 11,3 milyon ve genelde üç kuşak aynı evde yaşıyor. Evler bakımsız ve boyaları dökülmüş.
Eski arabalar çok sayıda. Kübalılar; Kızılderili, İspanyol ve Afrika zencisi karışımı. Sıkı polis kontrolü var, daha çok üretilen malların planlanmış şekilde dağıtımını sağlamak için.
Seks ticareti resmen yasak ve polis bu yasağa uyulması için sıkı önlem almış. 1960’dan önce Küba’da yaygın olan kadın ticareti bugün öteki dünya ülkelerinin çok altında. Açlık ve okuma yazma bilmeme gibi kavramlar artık Küba’da yok. Küba’nın her köşesinde bira, rom ve puro içilip, müzik ve neşeyle yaşamın tadı çıkarılıyor.
Hamile kadınlara saygı oldukça çok ve her doğan çocuk bir anlamda devletin çocuğu olarak kabul ediliyor. Sağlık sistemi çok iyi, Kübalılar için ücretsiz ve öteki Güney Amerika ülkelerine de hizmet veriyorlar. Kadına şiddet yok sayılacak kadar az, kadına şiddet çok ağır bir şekilde cezalandırılıyor.
Anladığım kadarıyla Kübalılara belirli aralıklarla devlet yiyecek malzemelerini ücretsiz veriyor. Organik olmayan gıda yok, bütün hayvanlar doğal koşullarda yaşıyorlar. Aç ve evsiz yok. Buna karşın sabun ve şampuan gibi şeyler karneyle. Çalışanlar çok düşük ücret alıyorlar, ama nerdeyse her şey ücretsiz, sağlık hizmetleri ve eğitim dahil.
Küba’da, iki para birimi kullanılıyor. Biri, yabancıların kullandığı (CUC, Çevrilebilir Küba Pesosu, Küba’da bu para, ‘kuk’ diye okunuyor); diğeri, Kübalıların kullandığı (CUP, Küba Pesosu). Yabancılar, Küba’nın kendi parasını kullanamıyor. Bu nedenle, bir yabancı için Küba’da yaşam, pahalı. Yabancılar, Kübalıların alışveriş ettiği, yabancı bütçesine göre ucuz yerlerde alışveriş yapamıyor. Bu para birimi ikiliği, bir yabancının Küba’da Kübalı’ymış gibi yaşama şansını sıfırlıyor. Küba’da, oteller, çok pahalı. Bunlar, yalnızca yabancıların kalabileceği yerler.
Küba’da, Amerikan büyükelçiliği yok; ama Kübalıların Amerikan vizesi alabildiği bir Amerikan yapısı var. Bu, Vedado Semti’nde. Hotel Habana Libre de, görülebilecek yerler arasında. Fidel’in askerleri, burada kalmışlar Batista hükümetini düşürürken.
Havana Devrim Meydanı’nda Che’nin silüeti; birkaç yapı ileride ise, Fidel’in silüeti var. Che Guevara’nın kemikleri, Havana’da değil, Santa Clara kentinde saklanıyor. Havana’da Atatürk’ün de bir büstü var. Havana’nın sahil şeridinde, görkemli bir yerde.
Yurtdışına çıkabilen Kübalı oranı, düşük. Ancak, zaten bu oran, birçok ülkede düşük. İnternet kullanımı kısıtlı ve çok pahalı.
Küba’nın nüfusu, 11.3 milyon; yüzölçümü ise, 110,860 km2. – 1959 Devrimi’nden önce, Küba, askeri diktatörlükle yönetilen, Amerikan mafyasının işlettiği kumarhanelerin ve Amerikan burjuvazisinin sahibi olduğu fabrikaların temel gelir kaynağı olduğu bir ülke. ABD’nin arka bahçesi. Venezuela, ucuz petrolle, Küba’nın yardımına yetişiyor. Küba’da, petrol rafinerisi var. Küba, Doğu, Batı ve Merkez olmak üzere 3 bölgeye ayrılıyor. Başkent Havana, Batı’da. Burası, ABD’ye en yakın Küba bölgesi. Küba’nın belli başlı kentleri: Havana (Küba’da, ‘Havana’, ‘Habana’ olarak yazılıyor), Baracoa (kumsalları ünlü), Pinar del Rio (puro kenti), Santa Clara (Che’nin anıtmezarının bulunduğu kent)
Santiago de Cuba, Trinidad (UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde) ve Varadero (Havana’nın doğusundaki kumsal kenti). – Küba, birçok ülkeye 30 günlük vize verirken, Kanada’ya 90 günlük vize veriyor. – Küba’dan ayrılırken, 25 CUC’luk çıkış vergisi ödeniyor.
Marx ve Lenin imgelerini hiç bir yerde göremedim Küba’da!.
Küba, dünyada okuma-yazma oranı en yüksek ülkelerden biri. Küba, dünyada, ücretsiz olarak sağlanan üst düzeyde eğitim ve sağlık hizmetiyle öne çıkıyor. – Küba, Latin Amerika’da en düşük bebek ölümü oranına ve en yüksek yaşam beklentisine sahip. Küba’nın ulusal sporu, beyzbol. Havana Meclisi’nin adı Capitol, 1929’da açılıyor.
Küba’da, 1 Ocak, hem Yılbaşı hem de Kurtuluş Günü olarak kutlanıyor. Bunun dışında, 1 Mayıs, 26 Temmuz (Ulusal Ayaklanma Günü), 10 Ekim (1. Kurtuluş Savaşı’nın Başlangıcı) ve 25 Aralık (Noel), resmi tatil. Noel’in resmi tatil yapılması, Papa’nın 1998’deki Küba ziyareti sonrasında oluyor
‘Havana (ve Küba), tropikal bir iklime sahip. Kış yok. Yağış mevsimi, Haziran-Ekim arası. – 1958’de dikilen Habana Libre Oteli, devrim öncesinde, Habana Hilton. – Sömürge döneminde, Havana’da, infazlar ve boğa güreşleri, sokağıma yakın olan Eski Meydan’da olurmuş. Küba’da her yerde akbabalar uçuyor, harika bir görüntü!
Devrimi’nin yazgısını belirleyen direnişin kenti, Santa Clara. Burada, Che Gevara, 300 adamıyle bir mucize yaratıyor. Santa Clara’daki Che heykelleri görülmeli. Devrim Meydanı’ndaki Devrimin 30. Yılı heykelleri de görülmeli. Bunlar, savaş meydanındaki Che’yi konu alıyor. Burada, Che’nin kişisel eşyaları da sergileniyor (örneğin, tabanca, üniforma, saat, pipo, mate çayı kabı, bere vb.). Öldürülüşünün 30. yıldönümünde (1997), Che’nin ve yoldaşlarının kemikleri, Bolivya’dan alınıp buraya konuyor.
Dünyada, isyan, tek bir bayrağa sahip olacaksa birgün, o, Che Guevara’nın simgesi olabilir. Küba, Che’nin emaneti bize. Küba görülmesi gereken bir ülke.