Koronavirüs nedeni ile evlere kapandığımız bu günlerde, güzel filmler bulmak ve ailemiz ile birlikte film izleyerek zaman geçirmek, en fazla yaptığımız aktivitelerin başında geliyor. Salgın ve karantinanın yarattığı ruh hali bizi insan ile doğa içerikli filmler izlemeye yönlendiriyor.
Savaş KARAKAPLAN
KOPENHAG – Kamuoyu yaratmak için neler yapılmıyor ki. Kamuoyu yaratmanın boyutları, siyasi partilerin de üstüne çıkıyor ve artık toplumları yönlendirmeye ve hatta beyin yıkamaya kadar uzanabiliyor. Kullanılan en etkili araçlardan biri de görsel yapıtlardır.
Filmler ve diziler, verilmek istenen mesajlar bakımından izleyicilerde ayrıca dikkat uyandırıyor. Birbirine yakın olmasına karşın iki farklı konu içeriğinde ayırmak gerekirse, direniş ve başkaldırı içerikli ve insan ile doğa arasındaki mücadele şeklinde değerlendirilebilir.
Direniş ve başkaldırı konusu, film dünyasında eskilere uzanan tarihsel süreç içerisinde sağlam bir konumu söz konusu iken, insan ile doğa arasındaki mücadele daha yakın tarihlerde trend yapmaya başladı.
Netflix ya da benzeri stream olanağı sağlayan uygulamalar, filmlerin izleyicilere daha çabuk ulaşmasını sağlıyor. Bu olanak sinema zorunluluğunu da ortadan kaldırıyor.
Özellikle salgın sürecinde karantina nedeniyle evde geçirdiğimiz günlerde hem film izlemeye daha çok zaman ayırabiliyoruz, hem de salgın ve karantinanın bizde yarattığı ruh hali izleyicileri bu iki içerikli filmlere yönlendiriyor.
Genel olarak ”Dünyanın Sonu” konulu filmlerin izlendiği bugünlerde izlenmesi gereken filmlerin bir kısmını sıralayalım. Bunların bir kısmını sıralamak, film dünyasının üzerimizde yarattığı uyarıyı görmemize ayrıca yardımcı olacaktır.
Henüz aşısı bulunmayan ve yayılmaya devam eden salgın ile ilgili ‘Corona’ filmi günümüzde yapımı yeni tamamlanan bir film.
Yetkililerin önerdiği dijital uygulama salgının bulaşmasını engellemek için yapılmış olsa da konum ve davranışlarımızı kayda alacağı gibi konular da ‘Surveillance Cinema’yı trend yapıyor.
Salgın krizi ile en ilgili konulardan, iktidarların gücünün ve teknolojinin birey haklarına uygun şekilde kullanılıp kullanılmamasını içeren filmlerden biri “Başkalarının Hayatı”, onlarca ödülle onurlandırılmış ve “21. Yüzyılın En İyi Filmleri” listesinde 32. sırada yer alıyor.
İzlenmesi gerek diğer filmlerden biri, stream kanalında yayınlanan dizi film La casa de papel günümüzün trendlerinden biri. İspanya yapımı dizi, sıradan bir soygun filmi gibi görünse de, iddalara göre ekonomik düzene karşı isyan mesajı veriyor.
Politikacılar da hedef olabiliyor, belki de asıl tehlikede olanlar bizim seçtiklerimiz. The Adjustment Bureau izlemeye değer filmlerden biri.
Bu dizilerden bir diğeri de Türk yapımı ve Türkiye’de geçen ”The Protector’/ ‘Muhafız’ İstanbul’un virüsten kurtulmasını içermesi açısından ilginç bir film.
Bugünlerde en çok izlenen filmlerden biri de Contagion. Özellikle virüs salgını ile birlikte yayılan korkunun insan sağlığı üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurarak tavsiye edeceğim bir film.
”Blade Runner” 1982 yapımı bir neo-noir. Filmin eski olması sizi caydırmasın çünkü cyberpunk tarzının ilk örneklerindendir. Sayılabilecek diğer filmler ise şöyle sıralanabilir. The Andromeda Strain, How to Survive a Plague, Outbreak. Carriers, Seeking a Friend for the End of the World, V For Vandetta, The Circle.
Son olarak, ön cephede sağlık çalışanlarını konu alan ‘Pandemi’ belgeselini izlemenizi tavsiye edebilirim.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.