Susmak zorunda bırakılan bir insan değil, bir düşünceyse… Onun Türkçe’sindeki canlılık, çarpıcılık ve insan sıcaklığı, bende ve yüzlerce Türkiyeli de öğrenme ve daha çok öğrenme isteği oluşturdu. Murat Alpar’ın kendi deyişiyle söylemek gerekirse ‘ben insanın dağılan dilini ve yüreğini sözcüklerle birleştirmek için dil kursları veriyorum’ derdi.
Murat Alpar, yetkin bir dil, çeviri işçisiydi. 1970 yılından günümüze uzanan Danimarka’da yaşayan Türkiyeli göçmenlerin en önemli aydın temsilcisiydi. Sözcüğün tam anlamıyla Danimarka’da yaşayan Türkiyelilerin öğretmeniydi. Eli daima Danca dilinin nabzındaydı.
Murat Alpar’ın ölümünü Facebook’tan duyurduğum gün onlarca mesaj aldım. Gelen mesajların içeriği onun emeğine olan saygımızın, anısına bağlılığımızın bir simgesi oldu. Bir yazar, dil ustası toprağa karıştığında ölmez, dudaklar onun adını telaffuz etmez, onu yazdıklarını okumaz, tekrarlamaz olduğunda ölür gerçekten.
İnanıyorum ki, biz öğrencileri, dostları, kültür ve edebiyat emekçileri onun öğrettiklerine, eserlerine gerçek anlamda sahip çıkabilirsek, Murat Alpar, bu ikinci ölümü yaşamayacak. Murat Alpar, yaşama tutunma savaşının dil ustasıdır. O, bize dil öğretirken birikimini özgün bir anlayış ve ustalıkla kullandı.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ni bitiren Murat Alpar, 1967 yılında genç bir atom fizikçisi olarak Kopenhag’daki atom fiziği alanında araştırmaları ile, tüm dünyada bilinen Niels Bohr Enstitüsüne araştırmacı olarak gelir. 1970 li yıllarda bir bankada danışman ve çevirmen olarak çalışır. 1970 yılında kardeşleri Ömer ve Hayriye de Kopenhag’a gelir. Daha sonra da babası ve annesi yaşlılık yıllarını geçirmek için Kopenhag’a taşınır. Daha Türkiye’de iken çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca öğrenen Murat Alpar, Danimarka dilini de kısa sürede çok üst seviyede öğrenir. Murat Alpar’ın yaşam felsefesidir bu, bir şeyi öğrenmeye karar verdi mi, köküne kadar öğrenirdi. Bildikleriyle övünmez, alçak gönüllü olmayı seçer, çoğu kez de susmayı tercih ederdi.
Murat Alpar 1974 ve 1978 yıllarında yayımladığı Yabacı İşçi MEMET adlı şiir kitaplarıyla edebiyata yöneldiğini ilan etmiş oldu. 1980 yılında Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Balina ile Mandalina şiir kitabını Danimarka diline çevirir. Daha sonra Fazlı Hüsnü Dağlarca’nın Akdeniz (Middelhavet) şiirlerini de Danimarkalı şair Erik Stinus ile birlikte çevirdi. 1987 yılında ‘Retninger’ (yönler) adlı şiir kitabı Danca yayımlanır. Bu yıllarda artık üniversitede ve evde öğretmenlik yapar ve bir yandan da şiir çevirilerine yoğunlaşır. İşte bu süreçte tanıdım ben Murat Alpar’ı. Türkiye’den daha önce tanıdığım şair Kemal Özer ve Cevat Çapan’la tanıştırdım Murat Alpar’ı. Onun Danimarkalı şairlerden yaptığı çevirileri İstanbul’daki kimi yayın evlerine giderek teslim ettim. Bu süreçte Murat Alpar’ın çok sayıda çevirisi Türkiye’de kitap olarak yayımlandı. Henrik Nordbrandt, J. Gustava Brandt, Peter Poulsen, Ejler Bille, Maranne Larsen, Niels Hav, Pia tafdrup şu anda aklıma gelenler. İnger Christensen’den Seçme Şiirler adlı yaptığı 192 sayfalık çeviri, Yapı Kredi Yayınlarında 2013 yılında çıktı.
Danimarka dilini öğrenirken kullandığımız Danca-Türkçe ya da Türkçe-Danca sözlüklerin hazırlanmasında da Murat Alpar’ın emeği çok büyük. Murat Alpar Türk edebiyatına damga vurmuş kimi şairleri de Danimarka diline kazandırdı. 1989 da Orhan Veli’nin ‘Bu Dünya Bu Ağaç Bu Yıldızlar’ (Denne Jord’ Dette Træ’ Di sse Stjerner)adlı şiir kitabını ve Yunus Emre’nin Aşk Denizi (Kærligheds Hav) adlı şiir kitabını da 1992’de Danimarka diline kazandırdı. Sosyalist şair Kemal Özer’in Bakmakla Görmek Arasında (İmellem Betragte og Se) adlı kitabını Erik Stinus, Sevdalı Buluşma (Kærlighedsmøder) adlı kitabını da Erik Stinus ve Peter Poelsen ile birlikte çevirdi. Ayrıca Ankara eski Belediye Başkanı Vedat Dalokay’ın Akıllı Keçi (Kloge Kolo) adlı çocuk kitabını Erik Stinus ile birlikte 2009 yılında çevirdi.
Danimarka’da geleneksel hale gelen Danimarka-Türk şiir etkinliklerinin 25. yıl nedeniyle 2018 yılı başında başkent Kopenhag’daki Vanlöse Kültür İstasyonu’nda düzenlenen şiir gecesinde, uzun yıllar iki ülke arasında kültürel ve sanatsal köprü kurulmasında büyük katkı sağlayan çevirmen-yazar Murat Alpar onurlandırılmıştı.
Masamda Murat Alpar’ın bana imzaladığı 20 kitabı duruyor. Bu kitaplarda Murat Alpar’ın verdiği emeği görüyorum. Şimdi bu kitaplarla olmak, Murat Alpar’la birlikte olmak gibi. Bu kitaplar aynı zamanda Murat Alpar’ın Danimarka’da aldığından fazlasını bize bıraktığının belgeleridir. Zaten bir yazar, şair, çevirmen ne bırakabilir ki, yazdıklarından başka?
Murat Alpar, eserleriyle hem Danimarka’da hem de Türkiye’de saygıyla anılacaktır. Onun yazdıkları, çevirileri okunulur ve beğenilir. Murat Alpar’ın şiirleri, çevirileri dolaşıma devam edecek. Murat Alpar ağabeyim ve arkadaşımdı… Eksileni yerine koymak kolay olmayacak.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.