Danimarka’da 9 Haziran’dan yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine Alternativet partisinden aday olan Türk kökenli eğitimci, politikacı Yurdal Çiçek, kendisini ve hedeflerini tanıtan bir yazısını Haber.dk okurlarıyla paylaştı.
Ben Yurdal Çiçek, evli ve üç çocuk babasıyım. Næstved şehrinde yaşıyorum. Meslek eğitim okulu olan ZBC’de fenbilimleri öğretmeni olarak çalışıyorum.
Türkiye’de Marmara Üniversitesi’nden kimya eğitimi aldım ve 2002 yılında Danimarka’ya geldim. Esbjerg, Kolding ve Næstved gibi şehirlerde iki dilli çocuklara Türkçe öğretmenliği yaptım.
Daha sonra eşimle birlikte Grönland’a gitmeye karar verdik. Nuuk’ta üç yıl yaşadık ve orada Grönlandlı liseli gençlere kimya dersi anlatmaktan büyük mutluluk duydum.
2012 yılında Danimarka’da bir yatılı okulda çalışma teklifi aldım ve geri döndüm. Falster’de beş yıl boyunca okul müdürü olarak eğitim, yönetim, ekonomi ve idare konularında çalıştım.
Öğrencilerle birlikte cevre projesi, Suriye’deki çocuklar için yardım toplama ve Afrika’ya geziler gibi çeşitli projeler gerçekleştirdik.
Gelişime açık biriyim ve farklı alanlara ilgi duyuyorum. Matematik ve fen bilimleri öğretmeni olarak Absalon’dan mezun oldum. Nuuk’ta Grönland Üniversitesi’nde teoloji ve din bilimleri okudum.
İnsan hakları icin mücadele etmek, benim motivasyon kaynağım. 2021-2024 yılları arasında uluslararası af örgütü Amnesty International’da yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptım ve 2021’den beri Refugees Welcome’da çalışıyorum.
AP Adaylığı
Ağustos 2023 itibariyle politikaya atılmaya karar verdim ve Alternativet partisinden Avrupa Parlamentosu seçimlerine aday oldum. AB’nin dünyada adaletli ve sürdürülebilir bir gelecek için önemli rolünü vurgulamak istiyorum.
Hiçkimse her şeyi yapamaz. Herkes bir şeyler yapabilir. Birlikte çok şeyi değiştirebiliriz.
İnsan haklarına saygı ve barışın sağlanması için mücadeleyi çok önemli görüyorum.
Odaklandığım alanlar ise:
- Adil ve sürdürülebilir bir AB.
- Küresel eşitsizlikle mücadele.
- AB-Türkiye ilişkileri.
- AB’nin bir barış projesi olarak rolü.
Ukrayna-Rusya krizi ve Gazze’deki katliamlar gösteriyor ki, Avrupa Birliği’nin barışı önceleyen ve barış için müzakerelerde bulunan bir rol üstlenmesi gerekmekte.
Avrupa Birliği’ne bu rolünde en önemli yardımcısı komşu ülke Türkiye olacaktır. Avrupa Birliği’nin önemli jeopolitik konuma ve genç nüfusa sahip Türkiye’yi yanına bir partner olarak alması ile dostluğunu pekiştirmesi hem Avrupa Birliği’nin güçlenmesi ve hem de Türkiye’nin ekonomik ve demokratik istikrarı açısından çok yerinde olacağını düşünüyorum.
Diğer büyük önemli sorunları enerji ve iklim krizi ve mülteci krizi olarak sıralayabiliriz. Avrupa Birliği’nin alacağı tedbirlerle bu krizlerin üstesinden gelebileceğini düşünüyorum.
Bir diğer önemli konu da, şu an Avrupa’da yükselen aşırı sağ. Avrupa Birliği çıkaracağı kanunlarla ırkçılığı ve ayrımcılığı minimum seviyeye indirebilir. okullarda ve işyerlerinde insan hakları aktivitelerinin ve eğitimlerinin düzenlenmesi ve Avrupa Birliği’nin kültürlerarası etkileşim ve entegrasyon projelerine desteğini artırarak sürdürmesi çok yerinde olacaktır.
Bu sorunların çözümüne Avrupa Parlamentosu’nda network oluşturma, liderlik, eğitim ve organizasyonel becerilerimi kullanarak katkıda bulunabilirim. Farkındalığı artırmak ve kamuoyunun desteğini harekete geçirmek için etkinlikler, seminerler veya kampanyalar organize edebilirim. İnsan hakları ve küresel eşitsizlik konularında bilinçlendirme kampanyaları geliştirebilirim. Bu, toplumda daha geniş bir anlayış ve katılım sağlamaya katkıda bulunabilir.
Adaleti, özgür ve yeşil dönüşümü önceleyen bir Avrupa için 9 Haziran’da oy vermeyi unutmayın.
Seçim sizin!
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.