Meral ALTINDAL
meral@haber.dk
Uzun yıllardır yaşadığım Danimarka ile doğduğum ülke Türkiye arasındaki ilişkileri hep merak etmişimdir. Bu yüzden benim gibi bu iki ülke arasındaki ilişkileri merak edenler için küçük bir araştırma yaptım. Danimarka ve Türkiye’de yayınlanan bazı kaynakları tararken son üç asırda bu iki ülke arasında yapılan ticari ve dostluk anlaşmalarına da göz attım.
Aslında iki ülke arasındaki ilişkiler daha da eskiye dayanıyor, ama bazı kaynaklara henüz ulaşamadığım için bu yazıda o kadar geriye gitmeyeceğim.
Araştırmalarda son 250 yıl içinde yapılan ticari ve dostluk anlaşmalarının yanısıra Danimarkalıların Türkiye’deki bazı misyonerlik faaliyetlerine rastlamak da sürpriz oldu.
İlk Ticaret ve Dostluk Anlaşması 1756 yılında imzalanmış
Türkiye ve Danimarka arasındaki ticari ilişkiler, 14 Ekim 1756’da imzalanan dostluk ve ticaret anlaşması ile kayıtlara geçmiş. Arşivlerdeki bu resmi belgeye göre Türkiye, Danimarka’nın ticaret yapmakla ilgilendiği ülkeler arasında yer alıyordu. O dönemde Türkiye’nin adı “Osmanlı İmparatorluğu” idi.
1754’ten 1757’ye kadar Osmanlı imparatorluğunun sultanı 3. Osman idi. O dönemin Danimarka kralı Kral 5. Frederik, Türkiye’ye bir görevli göndermişti. Bu görev o kadar kolay değildi, ancak sayısız nezaket ziyaretinin ardından nihayet Danimarka ile Türkiye arasında bağ kurmak için müzakereler yapıldı. 5. Frederik ve 3. Osman arasında 1756 yılında bir ticaret ve dostluk anlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın ardından Danimarka, Osmanlı İmparatorluğu’nda bir elçilik ve 35 konsolosluk açtı.
1827, 1841, 1859 ve 1862 yıllarında ticaret ve ekonomi üzerine ve Osmanlı ticaret gemilerinin Danimarka Boğazı’na erişiminin düzenlenmesi üzerine anlaşmalar imzalandı. 1926 yılından itibaren, Türkiye Cumhuriyeti döneminde, ticaret, gümrük, iletişim ve kaçakçılıkla mücadele ve yatırımlar konularında çeşitli yıllarda anlaşmalar imzalandı.
Birçok Danimarkalı sivil, yazar ve bilim insanı, seyahat etmek veya bilimsel araştırmalar yapmak için Osmanlı topraklarına geldi. Ressam Melchior Lorck, yazar Hans Christian Andersen, dilbilimci Johannes Ostrup, biyolog Johannes Schmidt ve arkeolog Karl Frederik Kinch bunların en önemlileriydi.
Ancak Osmanlı döneminde İskandinavya’yı ziyaret eden pek fazla Türk bilim insanı yoktu. Daha sonra, Selim Sırrı Tarcan ve Ahmed Mithat Paşa gibi birkaç entellektüel İskandinavya’ya gitti ve Danimarka’daki deneyimlerini yazdı.
H.C. Andersen, 1841’de Fransız buharlı gemisi “Ramses” ile Konstantinopolis’e (İstanbul) büyük bir beklentiyle seyahat etti. Andersen daha sonra “Bir Şairin Pazarı” adlı bir kitabında anılarını yazdı. Kitabında Doğu ve Avrupa’nın büyük pazarda (Grand Bazaar) buluştuğunu betimleyen Andersen, Türkleri, ’çok nazik ve de çok dürüst insanlar’, diye anlatır.
Danimarka, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında İzmir’deki uluslararası fuarda bir pavyona sahipti. Kampsax, İstanbul’dan doğuya bin km. demiryolu döşeyen Danimarka şirketlerinden biriydi (1927-32). Kampsax, Türkiye Cumhuriyeti’nin teknik gelişimi için görevler üstlenmiş ve Türkiye’deki beş liman tesisini modernize edip genişleterek mühendislik alanında danışmanlık da yapmıştı.
Misyonerlik de yapmışlar…
1893 yılında “Omsk” adlı ticaret gemisi Kopenhag’dan yola çıkmıştı. Karadeniz’den Rusya’ya silah ve cephane taşımasına izin verilen bu gemiden başka, aynı rotada ilerleyen diğer Danimarka gemisi “Tomson” ise Batum’daki Ermenilere malzeme taşıyordu. Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sırasında Danimarka Kızılhaçı da, Türkiye’nin doğu bölgesinde aktifti.
Örneğin ’Ermenilerin Danimarkalı Dostları’ adında bir dernek tarafından 1902 yılında ta Danimarka’dan Urfa’ya giden Karen Jeppe adlı Danimarkalı bir kadın aktivist, dernek adına Ermenilerin sesini duyurmak ve onlara yardım etmek için çalışmalar yürütmüş. (Kaynak kitap: Pigen fra Danmark/ Danimarkalı kız, Gyldendalske Boghandel, Nordisk Forlag, 1928 Kopenhag).
1960’ların sonlarından itibaren Türkiye’den gelen işgücü, Danimarka ekonomisine katkıda bulundu. Türkiye’den gelen göçmenler bugünün Danimarka’sında en büyük göçmen grubunu oluşturuyor.
İki ülke arasında daha sonraki yıllarda arasıra soğuk rüzgarlar da esti. Bazı siyasi gerginlikler de yaşandı, ama yaşanan bazı olumsuz gelişmelere rağmen iki ülke arasındaki ilişkiler ticari, turizm, sosyal ve kültürel olarak halen iyi bir şekilde devam ediyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.