“Ordu yok” dediler, “KURULUR” dedi. “Para yok” dediler, “BULUNUR” dedi. “Düşman çok” dediler, “YENİLİR” dedi.
Fulya OMAÇ
Fotoğraflar: Fulya Omaç
ANKARA – Mücadelesi, ilkeleri, devrimleri, hedefleri, söyledikleri ve hayata geçirdikleriyle sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en büyük liderlerinden biri olarak gösterilen ulusal bağımsızlığımızın mimarı, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bugün aramızdan ayrılışının 86.’ncı yıldönümü.
Bir 10 Kasım’da daha Atamızın bizlere ve ülkemize kazandırdıklarının gururunu, ancak acı kaybının burukluğu ve hüznünü yaşarken O’na olan inancımızı tazeliyor, devrimlerine olan bağlılığımızı bir kez daha yineliyor, büyük bir minnet, şükran, saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.
MİLYONLARCA YERLİ VE YABANCI ZİYARETÇİ
Milyonlarca insan her 10 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da 57 yıllık ömrüne 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, 1 ülke ve milyonlarca özgür insan sığdıran çok sevdiklerini ‘Ataları’nı Ankara’daki anıtmezarının yer aldığı Anıtkabir’deki mozolesinde ziyaret ederek, büyük bir özlem, sevgi saygı ve minnetle anıp, Atatürk’e olan bağlılıklarını bir kez daha gösterdi.
Anıtkabir, 10 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yuman Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine yerleştirilen naaşının, 10 Kasım 1953 tarihinden bu yana son ıstırahatgahı.
71 yıldır aralarında önemli devlet büyükleri ile ünlü isimlerin de yer aldığı yerli ve yabancı milyonlarca insan adını dünyaya altın harflerle yazdıran Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü kabri başında anmak için Anıtkabir’i ziyaret ediyor.
GEÇEN YIL 10 KASIM’DA 5 MİLYONUN ÜZERİNDE KİŞİ ATASI’NI ZİYARET ETTİ
Geçtiğimiz yıl 10 Kasım’da, 5 milyon 769 bin kişi ellerinde Türk bayrakları ve çiçeklerle, kalplerindeyse sonsuz Atatürk sevgisiyle dünya tarihine yön veren ‘Büyük Önder’in mozolesini ziyaret ederek, dua etmiş, minnet, özlem ve sevgiyle anmış, saygı duruşunda bulunmuştu.
Geçen yıl ayrıca Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yıldönümü dolayısıyla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda da, her yaştan ve her kesimden, yurt içi ve yurt dışından 1 milyon 182 bin 425 kişi büyük bir sevgi seliyle bu özel mekanı ziyaret etmiş, rekor kırılmıştı. Anıtkabir, bu yılki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda ise yine yoğun bir ziyaretçi akınına uğrayarak, Türkiye’nin dört bir yanından gelen 745 bin 920 ziyaretçiyi ağırladı.
HER TÜRK VATANDAŞININ MUTLAKA ZİYARET ETMEK İSTEDİĞİ YER
Türk milletinin kalbinde; işgal altındaki ülkesini zor şartlar altında dahice fikirleriyle ve uyguladığı stratejilerle yok olmaktan kurtarıp, yepyeni bir devleti, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak ulusuna armağan eden Atası’nın, apayrı ve çok özel bir yeri olduğundan O’nun naaşının yer aldığı anıt mezarı da aynı özel öneme sahip. İlkelerini benimseyen, idrak eden ve ışığıyla ilerleyen her Türk vatandaşının derin bir sevgi duyduğu Atası’na minnet ve saygısını ifade etmek için ömrü boyunca en az bir kez ziyaret etmek istediği Anıtkabir, yalnızca aurası yüksek bir anıt değil aynı zamanda zengin bir tarih ve kültürel miras alanı.
EĞER VATAN SAVUNMASI İÇİN ŞART DEĞİLSE HER SAVAŞ BİR CİNAYETTİR
Türk ulusunun milli kimliği ile bağımsızlık mücadelesini simgeleyen Anıtkabir’i ziyaret edenler, yedi farklı işgalci devletten İstanbul’u, batı, güney, kuzey ve doğudaki bölgeleri geri alan Atalarının huzurunda olmaktan büyük bir heyecan duyarken aynı zamanda büyük bir duygu seli yaşarlar.
Yabancı turistler ise dünya tarihine damga vurmuş Atatürk’ün ülkesi için verdiği mücadele ile gerçekleştirdiği devrimlerinden etkilenirken, kişiliğine ve vizyonuna hayranlık, liderliği, dehası, başarıları ve büyük devlet adamlığına da saygı duyarak Anıtkabir’den ayrılırlar.
Anıt kompleksi gezen ziyaretçiler dünya tarihinde, bir asker olduğu halde mümkün olduğu kadar savaşın dışında kalmak isteyen ve “Mutlaka şu ve bu sebepler için, milleti savaşa sürüklemek taraftan değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Gerçek kanaatim şudur: Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım, öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyorsa savaş cinayettir.” diyebilen ve her zaman barış yanlısı tek komutan olan Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinin ve vizyonunun izlerini sürerken, Milli Mücadele dönemine, Cumhuriyet’in doğuşuna ve gelişimine tanıklık ederler.
750 BİN METREKARELİK ALANA KURULU
Rehber Aygül Güntaş, Atatürk’ün 86. ölüm yıldönümü dolayısıyla ebedi ıstarahatgahı Anıtkabir’i, Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi Komutanı olarak görev yapan yazar Albay Kasım Mehmet Teke ile tarih uzmanı Bora Öncü tarafından kaleme alınan “Anıtkabir – Bir Veda Bir Başlangıç” kitabı başta olmak üzere birçok tarihi kaynaktan edindiği bilgileri harmanlayarak okurlarımız için bu özel mekanı tüm anlatmak istedikleri ve bütün birimleriyle anlattı.
Atatürk inkılaplarını gelecek nesillere taşımak amacıyla tasarlanan Anıtkabir’in, 120 bin metrekaresinin ‘Anıt Blok’tan, 630 metrekaresinin de ‘Barış Parkı’ndan oluşan 750 bin metrekarelik alana kurulduğunu belirten Güntaş, “Ulu Önder Atatürk’ün anısına yapılan ve naaşını barındıran ulusal anıt ile müze kompleksi olan Anıtkabir’in, ‘Anıt Blok’ kompleksinin mimari yapıları ‘Aslanlı Yol’, ‘Kuleler’, Tören Meydanı’ ve ‘Mozole’ olarak dört ana bölümden oluşuyor. Yapımı 9 yılda tamamlanan Anıtkabir’in her köşesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini, Atatürk’ün vizyonunu yansıtıyor. Rölyefler, heykeller, yazıtlar ve müze kısmındaki detayların hepsi Atatürk’ün Milli Mücadele dönemindeki rolü ve gerçekleştirdiği devrimleriyle ilgili hayatı düşünülerek tasarlanmış.” diye konuştu.
PEK ÇOK ÖZEL ANLAMLARLA YÜKLÜ
Rasattepe’de eski bir Frig yerleşkesi üzerine kurulan Anıtkabir’in, heykellerinden süslemelerine, kulelerinden rölyeflerine, sergilenenlerinden kompozisyonlarına ve mimarisine dek pek çok özel anlamlarla yüklü olduğunu vurgulayan Güntaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Mozole yani Anıt Mezar, yapıya anıtsal bir görünüm kazandıran sütunlarla çevrili. Binaya çıkılan merdivenlerin sağında Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası sayılan Sakarya Meydan Muharebesi konulu, solunda ise Mustafa Kemal Paşa tarafından şahsen yönetilen Başkomutanlık Meydan Muharebesi konulu birer rölyef, ortasında da Hitabet Kürsüsü yer alıyor.”
ALTIN YALDIZLARLA YAZILI
“Mozele’nin cephesinde ise altın yaldızlarla yazılmış Atatürk’ün “Türk Gençliğine Hitabesi” ve Cumhuriyetin kuruluşunun 10. yıldönümünde söylemiş olduğu “Nutuk” yer alıyor. Zemini ve duvarları renkli mermerlerle kaplı 17 metre yüksekliğindeki Şeref Holü’nün 27 kirişten oluşan tavanı 16. ve 17. yüzyılların bereket, ok, koçbaşı gibi figürlerin olduğu halı ve kilim desenlerinden oluşan mozaiklerle süslü. Yan duvarlarında altışardan 12 adet bronz meşale bulunuyor.”
ZİYARETÇİLER ATALARIYLA SEMBOLİK LAHİTTE BULUŞABİLİYOR
Rehber Aygül Güntaş Mozole’nin içerisindeki ‘Şeref Holü’nde girişin tam karşısındaki büyük pencerenin yer aldığı nişin içinde Atatürk’ün Osmaniye’den getirilen 40 tonluk vişne renkli beyaz damarlı yekpare mermerden oluşan sembolik lahdinin bulunduğunu belirterek, “Şeref Holü’ndeki bu bölüm Anıtkabir’de duygu selinin en yoğun yaşandığı alan. Çünkü Ulu Önder Atatürk’ün Mozole’nin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunan ‘Aziz Naaşı’nın yer aldığı Mezar Odası ziyarete kapalı olduğundan ziyaretçiler gönüllerinde taht kuran Atalarıyla buradaki ‘Sembolik Lahit’te buluşabiliyor, sevgi ve özlemlerini burada ifade ediyor, saygı ve minnetlerini burada sunup, dualarını da burada ediyorlar. Büyük Önder Atatürk, 1917 yılında arkadaşına yazdığı mektupta “Ancak öldükten sonra dinlenebileceğim galiba” demiş. Bu nedenle Anıtkabir projesinde ziyaretgah olarak mozole planlanmış. Cumhuriyetimiz’in kurucusu Atatürk’ün mezarında rahat uyuması için Mezar Odası ziyarete kapalı. Ancak ‘Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’ gezilirken Mezar Odası’nın önüne gelindiğinde canlı yayın kamerasından bu özel Oda görebiliyor.”
DOĞDUĞU EV’DEN, KORE’DEKİ TÜRK ŞEHİTLİĞİ’NE DEK
“Türk milletinin kalbine gömdüğü Atası, sembolik lahtin altında Selçuklu-Osmanlı kümbet mimarisine göre yapılmış sekizgen şeklindeki Mezar Odası’ndaki kırmızı mermer sandukanın altında o dönemin bütün vilayetleri, Selanik’teki evi, Kore’deki Türk şehitliği, KKTC ve Suriye’deki Türk toprağı sayılan Süleyman Şah’ın mezarından getirilen toprakların harmanlandığı mezarda yatıyor. Kıble yönündeki Sanduka’nın etrafındaki pirinç vazolarda da Türkiye’nin 81 ilinden, KKTC ve Azerbaycan’dan getirilen topraklar bulunuyor. Büyük Atatürk böylelikle son ıstırahatgahında gerçek anlamda vatan toprağıyla sarmalanmış şekilde yatıyor.” diye konuştu.
ANITKABİR’İN SİLUETİNE AYRI BİR DEĞER KATAN KULELER
Anıttepe ve Tandoğan’dan iki girişi bulunan Anıtkabir’de, Milli değerleri temsil eden isimler verilen ve Selçuklu çadır mimarisinin özelliklerini yansıtan bir mimariyle yapılan 10 kulenin yer aldığını ifade eden Güntaş, kulelerle ilgili şu yorumlarda bulundu:
“Simetri gözetilerek yerleştirilen İstiklal Kulesi, Hürriyet Kulesi, Mehmetçik Kulesi, Zafer Kulesi, Cumhuriyet Kulesi, Barış Kulesi, 23 Nisan Kulesi, Misak-ı Milli Kulesi, İnkılap Kulesi ve Müdafaa-i Hukuk Kulesi isimleri verilen kuleler, Anıtkabir’in siluetine ayrı bir değer katıyor. Ulusumuzun ve devletimizin oluşumunda büyük tesirleri olan yüce kavramları temsil eden isimlerle adlandırılan kulelerin iç duvarlarında, o kulenin ismiyle ilgili bir kompozisyon, rölyef ve Atatürk’ün özlü sözlerine yer verilen yazı bordürleri bulunuyor. İçlerinde de adını aldıkları kuleyle özdeşleşen objeler sergileniyor.”
ATATÜRK VE KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ
262 metre uzunluğundaki Aslanlı Yol’dan başlayan Anıtkabir’de Atatürk’ün aziz naaşının yer aldığı Mozole, anıtsal heykeller, aslanlı yol, tören meydanı, kuleler ve müze galerileri başta olmak üzere ziyaret edilmesi gereken birçok nokta bulunduğuna dikkat çeken Güntaş, “Misak-ı Milli, İnkılap, Cumhuriyet ve Müdafa-i Hukuk Kuleleri’nde yer alan ve 5 bin 200 metrekarelik sergi alanına sahip ‘Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’ de bunlardan biri. Farklı sergileme teknikleri kullanılan Müze, Atatürk’ün çocukluk yıllarından başlayarak askerlik kariyerini, Kurtuluş Savaşı dönemini, Cumhuriyet’in ilanı ve sonrasındaki devrimler dönemine kadar olan hayatıyla başarılarını detaylı ve çarpıcı şekilde sunar. Atatürk’ün özel hayatını yansıtan pek çok nadide parçaya ev sahipliği yapan Müze, Büyük Önder’in liderliğinde gerçekleşen önemli olayları ve kararları anlatan belgeler ve fotoğraflarla zenginleştirilmiş sergi alanına sahip.” dedi.
BASTON ŞEKLİNDEKİ ÖZEL SİLAHI, MADALYALARI, KULLANDIĞI EŞYALARI
Dört ana bölümden oluşan Müze’nin ilk bölümünde Atatürk’ün kullandığı eşyalar ile yabancı devlet adamlarınca hediye edilen eşyaların teşhir edildiğini vurgulayan Güntaş, müzenin tüm bölümleri ve bu alanlarda sergilenen objelerle ilgili şu bilgileri verdi:
“Atatürk’ün Osmanlıca ve harf inkılabı sonrası Latin alfabeyle basılmış iki nüfus cüzdanı, imza kaşeleri, göğsünde taşımayı en çok sevdiği madalyalardan biri olan 1917’de Sultan 5. Mehmet Reşat’ın verdiği Altın İmtiyaz Madalyası, Sovyet Mareşali Voroshilov ve İran Şahı Pehlevi’nin hediye ettiği değerli taşlarla süslü kılıçları, İş Bankası’nın kuruluşunun onuncu yıldönümünde, altın, gümüş ve pırlantadan yapılmış ve Atatürk’e hediye edilmiş saat ile ince bir zevkin ürünü olan diğer saatleri, manevi kızları Sabiha Gökçen, Afet İnan ve Rukiye Erkin tarafından Anıtkabir’e bağışlanan Atatürk’ün kullandığı eşyaları, hem baston hem de tüfek olarak kullanılabilen baston şeklindeki özel silahı, tabancaları, birçok kral, prens ve generalin Atatürk’e hediye ettikleri fotoğraflar, kağıt para, Kuran-ı Kerim, pipoları, mazbataları, Samsun’a çıktığında halk tarafından hediye edilen anahtar, dolmakalemler, not defterleri, sikkeler, mühürleri, cüzdanları, madalya, nişan ve ödülleri müzenin girişi ve ilk bölümü olan Misak-ı Milli Kulesi ile İnkılap Kuleleri arasında sergilenen dikkat çekici parçalar arasında.”
ATATÜRK’ÜN KIYAFETLERİ
“Müze’nin ilk bölümünün devamında Atatürk’ün kıyafetleri, ayakkabıları, bastonları, tuvalet takımları, mareşal üniforması, sağlığında kullandığı kondisyon aleti, makam aracında taşıdığı Cumhurbaşkanlığı Forsu ile Hatay Cumhuriyeti için kendisinin dizayn ettiği orijinal bayrak sergileniyor. Bu kulede yer alan kabartmada çöken Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarını sembolize eden zayıf bir elin tuttuğu sönük bir meşale ile yeni Türk Devleti’ni simgeleyen güçlü bir elin tuttuğu ışıklar saçan bir meşale Atatürk Devrimleri’ni temsil ediyor.”
KABARTMALAR, MAKETLER, BÜSTLER VE FOTOĞRAFLAR MİLLİ MÜCADELE’NİN DÖNÜM NOKTALARI
“Müze’nin ikinci bölümü Mozole’nin altında devam ediyor. Çanakkale Savaşı, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni konu alan üç büyük panorama bu bölümün en can alıcı noktası. Üç boyutlu bir etkiye büründürülen panoramalar, her biri ayrı ayrı savaş cephelerinde asker, top, tüfek maketleriyle, ses ve ışıklandırmalarla canlandırılarak kurtuluşa ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda yaşanan güçlükler ziyaretçilere yaşatılmaya çalışılıyor. Bu bölümde ayrıca Büyük Önderimiz Atatürk başta olmak üzere Kurtuluş Savaşı’na katılan komutanlardan bazılarının portreleri ile Kurtuluş Savaşı’nın çeşitli anlarının resmedildiği büyük boyutlu yağlı boya tablolar sergileniyor.”
MİLLİ MÜCADELE VE DEVRİMLERİN ANLATILDIĞI GALERİLER
“Bu bölümün devamındaki Üçüncü Bölüm’de ise Milli Mücadele ve Devrimlerin anlatıldığı galeriler ile Büyük Önder Atatürk’ün Mezar Odası bulunuyor. 18 galerinin yer aldığı tematik sergi alanlarında; 1919 – 1938 yılları arasında Atatürk dönemine ilişkin olaylar kabartmalar, maketler, büstler ve fotoğraflarla Türkçe ve İngilizce açıklamalarla anlatılıyor. Yaklaşık iki bin fotoğrafın sergilendiği bu galerilerde, Türk yurdunun paylaşılması, ulusun uyanışı, Kurtuluş Savaşı evreleri ve zaferden sonra modern Türkiye’nin doğuşunu hazırlayan inkılaplara yer veriliyor. Atatürk ve Kurtuluş Savaşı’na katılan komutanlardan bazılarının portreleri ile savaşın çeşitli anlarının resmedildiği büyük boyutlu yağlı boya tablolar ile Atatürk’ün Cumhuriyet ile ilgili özlü sözleri duvarları süslüyor. “
SEVR ANTLAŞMASI’NA GÖRE OSMANLI DEVLETİ’NİN PAYLAŞILMA HARİTASI
“Milli Mücadele döneminin etkin isimlerinin büyük boy çerçeveli fotoğrafları, Atatürk’ün çeşitli dönemlerdeki fotoğrafları, büstü, Kurtuluş Savaşı’na katılan birlikler ve komutanların isimlerinin yazılı olduğu levhalar, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasını sağlayan asker ya da sivil kahramanlardan yirmisinin büstü ve kısa öz geçmişleri, Sevr Antlaşması’na göre Osmanlı Devleti’nin paylaşılma haritası, Kuvayı Milliye Bölümü, Basın Bölümü, Kongreler Bölümü, TBMM’nin Açılışı, İç İsyanlar Bölümü, Çukurova, Antep, Maraş, Urfa ve Trakya’da Milli Mücadele Bölümü, Kurtuluş Yıllarında ve Atatürk Dönemi’nde Türk Hava Kuvvetleri, Kazanılan Zaferler; Mudanya Mütarekesi, Lozan Antlaşması belgeleri, Siyasal Devrimler; Hukuk, Kadın Hakları ve Soyadı Devrimleri, Bayındırlık ve Ulaştırma Bölümü, İç ve Dış Siyasi Olayların anlatıldığı bölüm, Atatürk’ün öğrenim gördüğü Manastır Askeri İdadisi’nin, Sivas ve Erzurum Kongre binaları ile Birinci T.B.M.M. binalarının ve Sarı Zeybek gemisinin maketleri, o dönemlere ait fotoğraflar, daktilolar, telefonlar, posta tartma terazisi, kumbaralar ve çok daha fazlası müzenin üçüncü bölümünde sergileniyor.”
BALMUMU HEYKELİ, KÖPEĞİ FOKS
“Cumhuriyet Kulesi ile Müdafaa-i Hukuk Kulesi arasında yer alan dördüncü ve son bölümünde ise tonozlu galerilerin bitimindeki Cumhuriyet Kulesi’nde “Fikir ve Düşünce Adamı ATATÜRK” fikrinden yola çıkılarak hazırlanan “Çalışma Masası’nda ATATÜRK” kompozisyonu yer alıyor. Eskişehir Belediye eski Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılan Atatürk’ün Çankaya Köşkü’ndeki çalışma masasında oturur şekilde yer aldığı orijinal boyutlardaki bal mumu heykeli ve en sevdiği köpeklerinden Foks’un doldurulmuş bedeni yer alıyor. Müzenin bitimi olan bu kulenin çıkışında da hediyelik eşyalar ziyaretçilere sunuluyor.”
KİTAPLARINI OKURKEN ALTINI ÇİZDİĞİ VE NOTLAR ALDIĞI KISIMLAR
“Müdafaa-i Hukuk Kulesi’nde de okumaya büyük önem veren Atatürk’ün özel kitaplığında bulunan Türk ve İslam tarihi, dil, edebiyat, sosyal bilimler, bilim ve teknik konularındaki Türkçe, Osmanlıca, Latince, Yunanca, İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Romence, Arapça, Farsça, Slav dillerindeki toplam 3 bin 123 kitabı, kitaplarını okurken altını çizip notlar aldığı kısımlardan örnekler ve yaşamının her döneminde kitapla bütünleşen, okuma sevgisinin kendisine sağladığı bilgi birikimiyle de kaleme aldığı eserleri sergileniyor. Atatürk’ün kitaplarını okurken altını çizdiği ve notlar aldığı kısımlar müzeyi gezen ziyaretçileri oldukça etkiliyor.”
NAAŞI TAŞIYAN TOP ARABASI HÜZÜNLENDİRİYOR
Anıt Kompleks’in “Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi” dışındaki diğer kulelerinden de bahseden Rehber Güntaş kuleler hakkında şu bilgileri verdi:
“Anıtkabir’in girişi sayılan Aslanlı Yol’un hemen başındaki ‘Hürriyet ve İstiklâl Kuleleri ziyaretçileri karşılayan ilk iki kule. Bu kulelerin önlerinde Cumhuriyet’in getirdiği en önemli yeniliklerden biri olan ‘Eşitlik’i sembolize eden eşit ebatlardaki kadın ve erkek heykel grupları konumlanıyor. Aslanlı Yol’un sağ başındaki İstiklal Kulesi’nin önündeki ulusal giysiler giymiş üç kadından oluşan heykel grubu, ‘Türk kadınlarının Atatürk’ün ölümünden duydukları derin acıyı’ ifade ediyor. İstiklal Kulesi’nin içerisinde Atatürk’ün naaşını 19 Kasım 1938’de İstanbul Dolmabahçe Sarayı’ndan alarak Sarayburnu’nda donanmaya teslim eden top arabası sergileniyor. Duvar kabartmalarında ise güç, istiklal ve bağımsızlığı anlatan figürler bulunuyor.”
‘SARI ZEYBEK’ TEKNESİ HÜRRİYET KULESİ’NDE SERGİLENİYOR
“Aslanlı Yol’un sol başında bulunan Hürriyet Kulesi’nin önündeki, üç erkekten oluşan heykel grubu ise, ‘Türk erkeklerinin Atatürk’ün ölümünden duydukları derin acıyı’ anlatıyor. Hürriyet Kulesi’nin içerisinde Atatürk’ün Çubuk Barajı Gölü’nde gezinti için kullandığı ‘Sarı Zeybek’ teknesi sergileniyor. İçerdeki kabartmalarda da hürriyet ve bağımsızlığı sembolize ediyor. Aslanlı Yol’un bitiminin sağ tarafında yükselen Mehmetçik Kulesi’nin dış yüzeyindeki kabartmada; cepheye gitmekte olan Mehmetçiğin evinden ayrılışı ifade ediliyor. Kule içerisinde 60 kişi kapasiteli ‘Sinevizyon Salonu’ bulunuyor. Atatürk ve Anıtkabir ile ilgili belgesel filmler gösteriliyor.”
ATATÜRK’ÜN KULLANDIĞI ARAÇLARI
“Zafer Kulesi ile Barış Kuleleri’nin içinde Atatürk’ün 1935-1938 yılları arasında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergileniyor. Barış Kulesi’nin iç duvarında Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini dile getiren bir kabartma kompozisyonu yer alıyor. Zafer Kulesi’nin duvarlarında da Atatürk’ün en önemli üç zaferinin tarihi ve zaferle ilgili özlü sözleri yazılı.
23 Nisan Kulesi’nde ise Atatürk’ün 1936-1938 yılları arasında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergileniyor. İç duvarında 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını temsil eden bir kabartma yer alıyor.”
İSMET İNÖNÜ’NÜN LAHTİ
“Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık sütunların oluşturduğu galerinin ortasında 1973 yılında vefat eden Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı, Türk Milli Mücadelesi’nin Batı Cephesi komutanı ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün sembolik lahdi, alt katta da Mezar Odası bulunuyor.”
ASLANLI YOL
“Anıtkabir’in girişi sayılan 262 metre uzunluğundaki Aslanlı Yol’un sağ ve sol tarafında 12’şer adetten toplam 24 aslan heykeli yer alıyor. Hitit dönemine ait Maraş Aslanı adı verilen heykelden esinlenilerek yapılan Aslan heykelleri ‘24 Oğuz Boyu’nu, aslanların çift olması ‘Türk milletinin birlik, beraberlik ve bütünlüğünü’, kedi gibi yatar pozisyonda olmaları ise ‘kuvvet, sükunet ve barışseverliği’ temsil ediyor. Aslanlı Yol’un taşları, Ata’nın huzuruna çıkanların ‘başının öne eğik’ ve saygılı şekilde olması için 5 santimlik çim boşluğu bırakılan asimetrik taşlarla döşeli. Aslanlı Yol boyunca, Atatürk’ün önemli sözleri ve değerli vatanseverlik hikayeleriyle donatılmış anıtsal taşlar yer alıyor.”
15 BİN KİŞİ KAPASİTELİ TÖREN MEYDANI
“Aslanlı Yol’un sonunda yer alan 15 bin kişi kapasiteli Tören Meydanı, konum açısından TBMM ve Ankara Kalesi’nin kesiştiği bölgeye denk geliyor. Alanın zemini siyah, kırmızı, sarı ve beyaz renkte traverten taşlardan oluşan 373 adet halı ve kilim deseniyle bezeli. Anıtkabir’in Çankaya yönündeki 28 basamaklı tören meydanına giriş merdivenlerinin ortasında, tek parçalı yüksek bir direk üzerinde Türk bayrağı dalgalanıyor. Amerika’da özel olarak yaptırılan 33.53 m. yüksekliğindeki bu direk, Avrupa’daki tek parça çelik bayrak direklerinin en yükseği. Amerika’da yaşayan Türk asıllı Amerikan vatandaşı Nazmi Cemal tarafından, kendi bayrak direği fabrikasında imal edilerek Anıtkabir’e hediye edilmiş. Bayrak direğinin kaidesinde yer alan kabartmada; meşale Türk medeniyetini, kılıç taarruz gücünü, miğfer savunma gücünü, meşe dalı zaferi, zeytin dalı ise barışı simgeliyor. Türk bayrağı, ulusumuzun yurdunu savunma, zafer kazanma, barışı koruma ve uygarlık kurma gibi yüce değerleri üzerinde dalgalanıyor.”
PEYZAJ, YABANCI ÜLKELERDEN VE ANADOLU’NUN ÇEŞİTLİ ŞEHİRLERİNDEN GETİRİLEN FİDANLARLA
Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ özdeyişinden ilham alınarak tasarlanan ‘Barış Parkı’ hakkında da bilgiler veren Rehber Aygül Güntaş, “Çeşitli ülkelerden ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen fidan ve tohumlarla yeşillendirilen Barış Parkı, Türkiye’de ve dünyada farklılıkların uyum içinde yaşamını simgeliyor. Barış Parkı’nda yurt dışından Afganistan, A.B.D., Almanya, Avusturya, Belçika, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hindistan, Irak, İngiltere, İspanya, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Kıbrıs, Mısır, Norveç, Portekiz, Yugoslavya ve Yunanistan’dan, yurt içinden ise Çubuk Barajı Fidanlığı, Eskişehir, İstanbul, Samsun, Anıtkabir, Ankara, Atatürk Orman Çiftliği ve Çankırı Orman Fidanlıkları’ndan getirilen 104 ayrı türden yaklaşık 48 bin 500 adet süs ağacı, ağaççık ve süs bitkisi bulunuyor.” diyerek sözlerini noktaladı.
HER AYRINTISINDA ÜLKEMİZ YENİDEN KURULURKEN YAŞANAN ZORLUKLAR VAR
Anıtkabir, Atamız’ın aziz naaşını korurken, ülkemizin yeniden kurulma aşamasında yaşanan zorlukların her ayrıntıda karşımıza çıktığı özenli tasarımıyla ve müzesinde sergilenen değerleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Vatanın düşman işgalinden kurtuluşuna giden yolda gerek dünya tarihinin gerekse milli tarihimizin kaydettiği en büyük ve en şanlı mücadelelerin sahnelendiği Milli Mücadele dönemini anlatan ‘Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde bu toprakların ne zorluklarla vatan toprağı yapıldığına, 7’den 70’e tüm milletin birlik ve beraberlik içinde mücadeleye katkı sunduğuna şahit oluyor, Atamızın hayatının her anında sadece ülkesini düşünüp, her adımını bu doğrultuda attığını gözlemliyorsunuz.
BOĞAZINIZ DÜĞÜMLENİYOR, GÖZLERİNİZ NEMLENİYOR
Atamız’ın günlük hayatını bize getiren eşyaları, olmazsa olmazı kitapları, kitaplarını okurken altını çizdiği ve notlar aldığı sayfaları, yazdığı eserleri, kullandığı arabaları, dünyaya gözlerini açtığı ‘Selanik Atatürk Evi, siyasi düşüncelerinin, hürriyet ve bağımsızlık fikirlerinin oluşmasında ve milliyetçilik anlayışında etkili olan okulu Manastır Askeri İdadisi, silah arkadaşlarıyla beraber 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaştıran ve Türk Milli Mücadelesi’nin Anadolu üzerinden başlatılmasında çok önemli bir görevi yerine getiren Bandırma Vapuru ile Büyük Önder’in “Bir çocuk oyuncağını bekler gibi bu yatı beklemiştim” dediği ancak hastalığı nedeniyle ancak yedi hafta geçirebildiği Savarona Yatı’nın maketlerini, son yolculuğuna uğurlandığı araçlar; Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumduktan sonra naaşı Sarayburnu’na kadar taşıyan top arabası Zafer Muhribi’ni, ardından İzmit’e kadar nakleden Yavuz Zırhlısı ve son olarak da naaşı buradan teslim alıp Ankara’ya ulaştıran Atatürk’ün çıktığı yurt gezilerinde sıkça kullandığı Beyaz Tren’in maketlerini görünce, hele ki sesini duyunca boğazınızın düğümlenmesine, gözlerinizin nemlenmesine, içinizde depreşen özleme ve Atatürk’e olan bağlılığınızın daha da artmasına engel alamıyorsunuz.
AKLIMIZDA FİKİRLERİN KALBİMİZDE SEVGİNLE İZİNDEYİZ !
İlke ve devrimlerinin gönüllü ve azimli birer koruyucusu olmaktan büyük bir onur duyarak, ışığınla aydınlattığın yolunda ilerlemeye devam ediyoruz, huzurla uyu ‘Ata’m. Biliyor musun? her yaştan, her kesimden insanlarımız aramızdan ayrılışının üzerinden onlarca yıl bile geçse seni huzurunda yine büyük bir heyecan, sevgi, saygı ve minnetle anmaktan sonsuz gurur duyuyor. Dün olduğu gibi bugün de yarınlarda da gösterdiğin aydınlık yolda, ilke ve inkılaplarının ışığında ilerlemeye devam ediyoruz. Aklımızda fikirlerin, kalbimizde sevgin hiçbir zaman bitmeyecek, her zaman yüreklerimizde yaşayacaksın! Ruhun şad olsun…
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.