Hüseyin DUYGU
huseyin.duygu@haber.dk
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Washington’da iktidara kim gelirse gelsin Türkiye ile ilişkilerdeki mevcut çerçevenin dışına çıkmayacak dedi birkaç ay önce.
Bugün sokakta dolaşırken ABD seçim sonucunu düşünüyorum. Dünyanın farklı hissedeceğini sanıyorum. Kaybolan yaşam kalitesinin düzeleceği, ve istikrara dair bir güvenlik, net bir durum, bir güvence yok. İnsanlar birbirlerinin gözlerine eskisinden farklı bir şekilde bakacaklar. Belki de sanki bir hava saldırısı duymuşuz ve yaklaşan bombardıman uçaklarının motor sesiyle havanın titreşmesi nedeniyle bu sefer durumun ciddi olduğunu biliyormuşuz gibi olacak galiba.
Zaten dengesiz ve sallantılı olan dünya, daha da dengesiz ve sallantılı hale gelecek. Artık o kadar bariz hale geliyor ki. Ancak Kamala Harris’in seçilmesinde bir vaat vardı: Siyahi bir kadının demokratik dünyanın en güçlü ülkesinin başkanı olması. Ayrıca Kamala Harris pek çok şey vaat etmemiş olsa bile, dünya değişim için haykırsa da onun seçimi yine de çok büyük bir sembolik güce sahip olacaktı.
Yenilgiden sonra Kamala Harris’in kampanyasındaki yanlışları eleştirmek artık çok kolay ve ucuz. Ama yine de bir şeyden bahsetmek gerekir belki: Yeterince değişiklik sözü vermemiş olması. Daha iyi, daha açık, eşit ve hoşgörülü bir dünya vaadiyle, güzel gülüşü ile somutlaştırdığı Trump’ın gerçek alternatifi olabilirdi.
Trump’ın demokrasiden yana olmadığını biliyoruz. Demokrasi düşmanlarına karşı şunlar alternatif olmalıdır: Daha fazla eşitlik, daha fazla hak, sıradan insanlar için daha iyi yaşam koşulları, azınlıklara saygı, gezegenin iklimi konusundaki sorumluluğumuzun uyanışı.
Demokrasi sadece çirkinlere karşı bir baraj ölçüsü olamaz. Demokrasi aynı zamanda insanların içindeki en iyiyi besleyen bir sulama sistemi gibi olmalı ve kendi içimizdeki en iyiyi sürekli hatırlatmamız gerekiyor, çünkü aksi takdirde çirkinliğe teslim olmak çok kolaydır.
ABD’nin şimdi düştüğü bu kötülük cazibesi, nefret ve aşağılamanın kolay çözümleridir. Amerika Birleşik Devletleri önceden müzikte, filmlerde, alışkanlıklarda, giyimde ve demokratik ideallerde bize çok yakın bir kültür sunduğundan, bugün dünya daha da yabancı bir yer haline geldi.
ABD’nin küresel nüfuzunun kıymetinin sorgulandığı bir dünyada yaşıyoruz.
Küresel güçler bildiklerini okuyor, otoriter rejimler kendi ittifaklarını kuruyor. Gazze, Ukrayna ve diğer yerlerdeki yıkıcı savaşlar Washington’ın oynadığı rolün değeri konusunda rahatsız edici soruları gündeme getiriyor.
Bu çok önemli seçimin küresel sonuçları hepimizi olumsuz etkileyecek.
İşte bu yüzden bugün hüznün sisinde şehrin içinde yürürken düşünüyorum.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.