Başlıkta, Anadil Türkçe kelimelerini kullanırken, yurt dışında yaşayan vatandaşların çocuklarının ana dillerini öğrenmesini kastettim. Şöyle ki, yurtdışında doğan bir çocuğun konuşmayı öğrenirken, ebeveynleri (anne baba ve aile büyükleri) ve çevresindekiler hangi dili konuşuyorsa çocuk o dili öğrenecek ve konuşacaktır. İşte yurtdışında doğup büyüyen bir çocuğun, konuşmaya başlarken evde ve çevresinde konuşulan dili öğrenmesi doğaldır.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın çocuklarına dil öğretmedeki en önemli sorunları evde konuşulan dilin bazen yabancı dil, yani yaşadığı ülkenin dili olması, sık sık yabancılarla konuşuluyor olması, çocuklarının anadili öğrenmesinde zorluk yaşatmaktadır. Bu nedenle çocuklar, anadili doğru öğrenememekte veya kullanamamaktadır. İşte bunu içindir ki, anadili öğrenmenin başlangıcı, aile vede yeni konuşma anne baba demeye başlama dönemidir. Bunu hep gözönünde bulundurup, bu gerçeğe göre davranılmalıdır.
Anadili başlangıçta iyi öğrenemeyen çocuk, daha sonra öğrenmede güçlük çekmekte, hatta iyi öğrenememektedir. Zaten yurtdışında okullardada yabancı dille, yaşanılan ülkenin diliyle eğitim yapıldığından, okulda anadili öğrenmek mümkün olmamaktadır. Yaşanılan ülkenin eğitim kuralları çerçevesinde, belki de haftada bir iki saat Türkçe eğitimi, gönüllülük esasına göre isteğe bağlı verilmektedir. Bu da o ülkenin hoşgörüsüne, insan hakları saygısına ve eğitim politikalarına bağlıdır. Bunun ötesinde Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurtdışına Türkçe öğretmeni göndermesi de ayrıca önem taşımaktadır.
Son zamanlarda Türklerin yaşadığı ve çalıştığı bir çok ülke UYUMdan söz ederek Türkçe öğretmeni gelmesine veya Türkçe öğretilmesine, çokaz fırsat vermekte veya imkan tanımamaktadır. İşte bu durum anadili öğrenilmesine imkan tanımayabilmektedir. Oysa ki uyum demek asimilasyon demek değildir, bunu iyi ayırt etmek gerek. Anadilini iyi öğrenmeyen çocuk bulunduğu ülkenin dilinide iyi öğrenememektedir. Bu durum da, eğitimi iyi alamamakta ve üniversiteye veya çok tercih edilen meslek okullarına gidememektedir. Böyle olduğunda da yurt dışında yaşayan göçmen çocukları, etkin mesleklerde görev alamamaktadır. Bu zorlukluğa rağmen iyi yetişmiş ve eğitim almış gençlerimiz de azımsanamayacak sayıdadır. Onları ve ailelerini kutlamak borcumuzdur ve kutluyoruz.
Anadilini iyi öğrenemeyen çocuk, dolayısıyla gençler aile büyüklerinden, çevresinden ve memleketlerinden kopmaktadır. Şöyle ki büyükbaba, büyükanne, amca, hala, dayı yabancı dil bilmediğinden, onlarla konuşamamakta dolayısıyla onlarla karşılaşmak istememektedir. Hatta onlardan kaçmakta, onlarla yüz yüze gelmek istememektedirler. Büyükanne, büyükbaba torunlarıyla görüşmek, konuşmak, onlarla hasret gidermek isterken, torunlar onlarla dil bilemediği için rahat konuşamadığından, kaçmakta, görüşmemekte veya çok kısa süre sonra onlardan ayrılmaktadır. Bu da çok uzaklardan çok güzel duygu ve hasretlikle gelen ebeveynleri anne ve babaları üzmektedir.
Öte yandan yine anadil iyi bilinmediğinden çocuklar anavatana izine gitmek istememekte veya çok az kalmayı yeğlemekte ya da oradaki yakın akraba ve çocuklarıyla ilişki kurulamamaktadır. Bu durum da tüm aileyi üzmekte ve tatilin tadı alınamamaktadır. Bu konuda yaşanılan bir kaç örnek verecek olursak: Türkiye’den gelen büyükbaba ve büyükanne, amca, teyze çocukları görmek istiyor, ancak çocuklar çeşitli bahanelerle onlardan kaçıyor. Türkiye’den gelen yakın aile büyükleriyse çocukların kendilerini istemediklerini düşünüyorlar. Oysa ki her iki tarafında düşüncesi doğru olmayıp, doğru olan tek şey anadilin yani Türkçe’nin iyi bilinmemesidir. İşte bu durumu göz önüne alındırarak, anadili bilmemenin çocukları ve gençleri yakınlarından hatta zamanla memleketlerinden kopardığını hiç aklımızdan çıkarmamalıyız.
Birinci kuşak vefat ettiğinde ki, dileğimiz uzun ömürlü olsunlar, ikinci ve üçüncü kuşağın anavatana hiç gitmeyebileceğini düşünmek çok yakın ve gerçekci bir ihtimaldir. Böyle olunca da çocuklarımız yakınlarımıza yabancılaşır ve uzaklaşır, dolayısıyla da yabancıların istediği asimilasyon biz istemesekte gerçekeşir. Bir başka örnek de, bir arkadaşımın oniki onüç yaşındaki, ilkokula giden çocuğu rahatsızlanmış ve hastalık nedeniyle iki üç gün okula gidememiş. Bir akşam onlara ailece ev ziyaretine gittiğimizde, çocuk babasıyla konuşurken yabancı dille bişeyler söylüyor, baba da Türkçe olur mu oğlum, yarın okula gidersin derken, çocuk gitmek istemediğini anlatmaya çalışıyordu. Babası niçin yarın gitmek istemiyorsun diye sorduğunda, çocuk yarın Türkçe dersi var o derse girmek istemiyorum diye cevap veriyordu. Siz düşünün bir Türk çocuğu Danimarka’da okula gidiyor ve Türkçe dersine girmek kendisine zor geliyor. Bunun sebebi Danca’nın yani yabancı dilin Türkçe’den kendisine daha kolay gelmesidir. Halbuki bir lisan, bir insan atasözünden hareketle Türkçe bilmenin de kendisine oldukça katkı sağlayacağını, aile düşünmeli ve Türkçe’yi öğrenmesi için her türlü çabayı sarfetmelidir.
Bu durumda aile büyükleriyle (büyükanne, büyükbaba) bir arada yaşayan çocuklar anadili öğrenmekte daha şanslıdırlar. O nedenle, annenin babanın kıymetini bilip, onların torunlarının dil öğrenmesine katkıda bulunacağını unutmamak gerek. İyi bir örnekte bu yazıyı bilgisayarda yazan ve Kopenhag Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde okuyan İlknur Önalın Türkçe’yi iyi bilmesi ve Türkiye’yi iyi tanıması için Emniyet Müşavirliğimize sık sık gelmesi ve yardıma ihtiyacınız olursa her zaman emrinizdeyiz demesidir. Tabii İlknur gibi bir çok üniversiteye giden genç aynı duyguları taşımakta ve aynı bildirimde bulunmaktadır, bunlarda iyi örneklerdir.
Anadili eğitimi konusuyla ilgili söylenecek en önemli şey Türkiye Cumhuriyeti devlet yetkililerinin, anadili öğrenimiyle ilgili gerekli önlemleri alması ve ilgili ülke yetkilileriyle gerekli anlaşmaları yapması zorunluluğudur. Gelecekte yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın ülkemize bağlarının devamı için, anadili bilmenin olmazsa olmaz kuralını hiç aklımızdan çıkarmamalı ve anadilini öğrenimi konusunda her türlü çabanın gösterilmesi zorunludur. Bu konu Avrupa Birliği´ne girmek kadar önemlidir ve AB´ye girmeye katkı sağlar.
Anadilini iyi bilen ve her fırsatta kullanan, gelecekte ülkemizi yurt dışında iyi temsil eden, bulunduğu ülkenin dilinide iyi bilen iyi yetişmiş gençlerin dahada çok yetişmesi ve yetiştirilmesi başarılı olması dileğiyle, şimdiden bu konuya emeği geçenleri ve başarılı çocuklar yetiştiren anneleri babaları kutluyor, iyi günler diliyorum…
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.