🔊 Sesli dinle

Danimarka’nın saygın müzelerinden Louisiana Modern Sanat Müzesi’nin yeni sergi serisi “Mimarlığın Bağlantıları,” mimarlığın biyoloji, nörobilim ve antropoloji gibi diğer bilgi alanlarındaki bilim ve araştırmalarla nasıl bağlantılı olduğunu odaklanıyor.

Tülay Çetinkaya Saraçoğlu/Haber.dk
tulay@haber.dk

KOPENHAG – Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ın 35 km kuzeyinde, Humlebaek kasabasında deniz kıyısında yer alan bir sanat müzesi olan Louisiana Modern Sanat Müzesi, 8 Kasım 2024 – 23 Mart 2025 arasında öğrenciler için heyecan verici bir sergiye kapılarını açıyor.

“Canlı Yapılar.” Adlı bu sergi, biyoloji ve biyokimya gibi bilim dallarını mimarlıkla buluşturan üç farklı mimarlık stüdyosunun çalışmalarını sunuyor.

Sergi, Mimarlığın Bağlantıları adlı yeni bir serinin ilk adımı ve bize mimarların projelerini oluştururken bilimsel araştırmalardan nasıl faydalandığını gösteriyor.

Sergide, bu yenilikçi yaklaşımların binaları ve çevreyi nasıl dönüştürdüğüne tanık oluyoruz.

Louisiana Müzesi’nin bu yeni sergisi, mimarlığın biyoloji ve teknoloji gibi bilim alanlarıyla olan bağını vurguluyor.

İçinde bulunduğumuz iklim ve biyolojik çeşitlilik krizleri, insan ile doğanın uyum içinde var olabileceği yeni bir mimarlık anlayışı geliştirmemiz gerektiğini hatırlatıyor.

Bu sergide, doğayla uyum içinde çalışan ve aynı zamanda algoritmalarla sınırları zorlayan ecoLogicStudio, Atelier LUMA ve Jenny Sabin Studio gibi yenilikçi stüdyolar yer alıyor.

Bu stüdyolar, doğadan ilham alarak mimaride yeni bir bakış açısı geliştirmeye çalışıyor.

Eğitim programı da oldukça etkileyici

Öğrenciler, bu üç stüdyonun projelerini keşfe çıkıyor ve sergiyi dolaşırken hem çizim yapmaya hem de projeler hakkında konuşmalara fırsat tanınıyor.

Program, her yaş grubuna göre uyarlanmış. İki saatlik sürecin ilk saatinde sergide rehber eşliğinde inceleme yapılırken, ikinci saatte öğrenciler sergiden aldıkları ilhamla atölye çalışmaları yapıyorlar.

Yani çocuklar hem teoriyi hem de pratiği aynı anda deneyimleyebiliyor.

“Canlı Yapılar”, doğa ve bilimle iç içe, yaratıcı bir mimari anlayışı gözler önüne seriyor ve geleceğin mimarisine dair ilham verici bir yolculuk sunuyor.