Danimarka ile Türkiye arasındaki ilişkiler 1960’lı yıllardan sonra işçilerin Danimarka’ya gelmesiyle başlamıyor. Bu ilişkilerin başlaması Osmanlı dönemine kadar yani 250-300 yıl öncesine kadar geri gidiyor…
HABER.dk
Bu kitabın tanıtımına geçmeden önce kısaca yazarları tanıtalım. Tarihçi Dan Henry Andersen, Kopenhag Üniversitesi ve Firenze’deki, Italya, Europæiske Universitetsinstitut adlı üniversitede tarihçi, övgüler alan bir dizi tarih eseri ortaya koymuş, yüksek düzeyde tarih analizleriyle ve belgeleriyle bilinen bir kişilik.
Dan Henry Andersen ayrıca Danimarka ile Osmanlı İmparatorluğu ve Akdeniz ilişkileri konusunda doktora tezi yazmış bir uzman. Bunların yanısıra Osmanlı İmparatorluğu’nda İstanbul’da açılan ilk Danimarka Büyükelçiliği (1747-1748) konusunda tez yazmış bulunuyor. Kısacası, Dan Henry Andersen Osmanlı İmparatorluğu konusunda derin bilgi sahibi bir kişilik.
Stefan Torfason ise,1700’lü yılların denizcilik ve gemicilik, özellikle de savaş gemileri konularında derin bilgi sahibi ve deneyimleri olan uzman tarihçi emekli öğretim üyesi. Nitekim bu kitaptaki Kopenhag’dan İstanbul’a sefer yapan iki büyük savaş gemisi ile ilgili bölümlerini kaleme alan kişi.
Bu kitabın yazılmış olmasının nedenine gelince; Burada, 250 yıl arşivlerde kalmış, bugüne kadar açılmamış, gün yüzüne yeni çıkmış 1700’lü yıllardaki Danimarka-Norveç Devleti ile Osmanlı İmparatorluğu arasında başlayan diplomatik ve ticari ilişkileri ortaya koyan bir belge söz konusu.
Bu belge, 1757-1758 yıllarında Danimarka Kralı 5. Frederik’in Osmanlı Sultanı 3. Mustafa’ya, iki ülke arasında 1756 yılında varılan barış ve dostluk antlaşması nedeniyle altın ve gümüş bir çok hediyeler taşıyan iki geminin rahibi Diderik Top’un tuttuğu günlük sefer raporlarından oluşuyor. Bu belge, ticari ilişkilere başlayabilmek için Kopenhag’dan İstanbul’a ve Doğu Akdeniz’e yapılan ilk deniz seferi olması ve bundan ilk kez söz edilmesi açısından da ilginç bir sunum.
Rahip Diderik Top, 4,5 ay süren, fırtınalı, hastalıklı, ölümlü, farklı kültürler gibi bir dizi trajik olaylarla dolu sefer boyunca, iki geminin uğradığı liman kentlerinde, bu arada İzmir ve İstanbul’da gördüklerini, yaşadıklarını rapor ederek anlatıyor. Sadece bu nedenle zamanın İstanbul’unun ve İzmir’inin bir yabancı gözüyle nasıl görüldüğünü bilmek açısından ilginç. Rahip Diderik Top bu izlenimlerini başkalarının etkisi altında kalmadan kendi gördüklerini, yaşadıklarını yansıtıyor.
Kitap aslında iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde rahip Diderik Top belgesinin daha kolay anlaşılması için iki yazarın açıklamaları, ikinci bölüm ise bugün ilk kez gün yüzüne çıkan belgenin kendisine ufak tefek bir kaç açıklamanın dışında dokunulmadan okuyucuya sunulması. Kitap ayrıca bir dizi tablolarla ve okuyucunun ilginç bulacağı haritalarla donatılmış.
Bir nokta daha; Danimarka ile Türkiye arasındaki ilişkiler 1960’lı yıllardan sonra işçilerin Danimarka’ya gelmesiyle başlamıyor. Bu ilişkilerin başlaması Osmanlı dönemine kadar yani 250-300 yıl öncesine kadar geri gidiyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.