Mitolojik efsaneye göre terk edilmiş aşık bir perinin öfkesinden yaratılan ve “Avrupa’nın gözyaşı” diye de adlandırılan doğa harikası TARA KANYONU, Ramazan Bayramı’nda Türk turistlere unutulmaz anlar yaşattı…

Foto: Fulya Omaç
Fulya OMAÇ / Žabljak – MONTENEGRO (KARADAĞ)
Bayram tatilinin 9 güne çıkmasıyla birlikte, birçok Türk aile Karadağ’a seyahat etti. Vizesiz seyahat imkanı, doğası ve tarihî dokusuyla Karadağ, özellikle yaz sezonunda Türklerin gözde rotalarından biri. Ülke geçen yıl 2,6 milyon turist ağırladı, Türkiye’den 164 bin kişi ziyaret etti.
Ramazan Bayramı ile öğrencilerin ara tatili aynı döneme denk gelince 9 güne çıkarılan tatil süresinde birçok aile keyifli vakit geçirmek, son günlerde ülkede yaşanan gerilimlerden uzaklaşıp kafa dinlemek ve farklı deneyimler yaşamak için vizesiz gidilebilen ülkelerden Balkanların eşsiz güzellikteki masalsı ülkesi Karadağ’a (Montenegro) seyahat etti.
Türk turistlerin yaz sezonu boyunca da en sık gittiği ülkelerden olan Adriyatik kıyılarında salınan, çarpıcı dağ manzaralarına, muhteşem sahillere, tarihi yapılara ve pastoral kasabalara sahip, tarih ile doğanın buluştuğu Karadağ, Balkanların turizmde yükselen yıldızı konumunda.
Geçtiğimiz yıl turizmden 1,46 milyar Euro gelir elde eden ülkeyi, 2,6 milyon turist ziyaret etti. Türkiye’den giden turist sayısı ise 164 bine yükseldi.
AVRUPA’NIN İKİNCİ, DÜNYANIN ÜÇÜNCÜ EN DERİN KANYONU

Avrupa’nın ikinci, dünyanın ise üçüncü en derin kanyonu olan Tara Kanyonu. Foto: Fulya Omaç
Karadağ’ın zengin bir tarihe ve iyi korunmuş ortaçağ mimarisine sahip eski Kotor şehri UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Antik Perast kasabası ve Orta Çağ’dan kalma eski şehir bölgesi görülmeye değer.
Güneşle yıkanan plajları ve canlı gece hayatı ile Budva turistlerin ilgisini çekiyor. 300 yıldan fazla Osmanlı kasabası olarak kalan Ulcinj, Akdeniz ve Osmanlı mutfaklarının izlerini taşıyan zengin bir yemek kültürüne sahip.

Foto: Fulya Omaç
Dar sokakları, taş binaları ve geleneksel restoranlarıyla Tivat, ziyaretçilerine lüks ve otantik bir deneyim sunuyor. Ülkedeki farklı dinlerin bir arada huzur içinde yaşadığı liman şehri Bar da keşfedilecek yerler arasında.
Eski başkent ve müzeler şehri Cetinje, kültür meraklıları için ideal. 700 yıllık tarihi geçmişiyle Herceg Novi, bölgenin en eski yerleşim yerlerinden biri. Bu tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü şehirler, bayram boyunca Türk ziyaretçi akınına uğradı.
Türk turistlerin uzun bayram tatilinde Karadağ’daki tercihlerinden biri de Dağıstan Cumhuriyeti’ndeki 1.920 metre derinliğindeki Sulak Kanyonu’nun ardından Avrupa’nın en derin ikinci, ABD’nin Colorado eyaletindeki Büyük Kanyon’dan sonra da dünyanın üçüncü en derin kanyonu olan Tara Kanyonu’ydu.
TERKEDİLMİŞ AŞIK BİR PERİNİN ÖFKESİNDEN YARATILAN AVRUPA’NIN GÖZYAŞI
Ülkenin kuzey batı tarafında yer alan ve sadece bulunduğu bölgede değil, tüm ülkede büyük bir doğal ve turistik çekim merkezi olan Tara Kanyonu, nehrinin kristal berraklığındaki suyu nedeniyle “Avrupa’nın gözyaşı” olarak da adlandırılıyor.
Dağ perileri ve kanatlı at hikâyeleriyle sayısız efsaneye konu olan Kanyon’un Komovi Dağı’ndan gelen yakışıklı bir çoban tarafından terk edilen aşık bir perinin öfkesinden yaratıldığı dilden dile anlatılan en yaygın hikaye.

Foto: Fulya Omaç
BOZULMAMIŞ DOĞANIN ENDER VAHALARINDAN BİRİ
Karadağ’ın Dinar Alpleri’nin bir parçası olan Komovi Dağları’nda Opasnica ve Veruša nehirlerinin birleştiği noktadan doğan, 143 km (89 mil) uzunluğuyla Karadağ’ın en uzun nehri olan Tara (Drina) Nehri’nin Prošćenje ve Dobrilovina Manastırı’ndan başlayıp Šćepan Polje’ye kadar uzanan 78 km uzunluğundaki kısmı doğa harikası Tara Kanyonu’nu oluşturuyor.
Avrupa nehirlerinin kraliçesi olarak nitelenen Tara Nehri’nin dar kanyon vadisi, UNESCO’nun özel koruma bölgelerinden biri olarak koruma altına aldığı, İnsan ve Biyosfer Programı (MAV) tarafından korunan ve 48 ayrı zirve, 18 farklı buzul gölü, üç kanyon ile 79 bin dönümlük bir alanı kaplayan Durmitor Milli Parkı alanında bulunuyor.
Bozulmamış doğanın ender vahalarından biri olan Park, 120’si endemik olmak üzere 3 bin 200’e yakın farklı bitki türüyle florasının çeşitliliğine ve aralarında Kahverengi Ayı, Gri Kurt, Avrupa Yaban Kedisi gibi memeliler ile Altın Kartal, Doğan ve Kara Orman Tavuğu’nun da olduğu 130 kuş türü olmak üzere pek çok hayvan türüne ev sahipliği yapıyor.
Etkileyici bir biyolojik çeşitliliğe de ev sahipliği yapan Kanyon’un yamaçlarında, nadir bulunan Avrupa Karaçamı, çam ağaçları, meşeler, kayalık yamaçlar, yemyeşil yaprak döken ve iğne yapraklı ormanlarla kaplı uçurumlar yer alıyor.
KARADAĞ’IN BU EŞSİZ MÜCEVHERİ İKİ BUZUL NEHRİNDEN OLUŞUYOR
Büyük kısmı Karadağ’da daha küçük kısmı Bosna-Hersek’te bulunan Tara Kanyonu’nun en çekici kısmı, UNESCO Dünya Mirası Alanı Durmitor Milli Parkı’nda bulunan Ljubišnja Sıradağları’nın yüksek kayaları.
Kanyon, Avrupa’nın en güzel kayak merkezlerinden olan, 1456 metre rakımıyla Balkanlar’ın en yüksek yerleşim yeri Žabljak’ta yeralıyor. Ortalama 45 metre yüksekliğinde yaklaşık 400 yaşında çam ağaçlarının bulunduğu deniz seviyesinden 950 metre yüksekliğindeki Crna Poda Yağmur Ormanı, alan bakımından Karadağ’ın en büyük dağı olan Sinjajevina’daki Zaboj Gölü ve Durmitor Milli Parkı’nın ayrılmaz bir parçası.
Kayalık ve çakıllı teraslar, kumlu plajlar, yüksek dağların tepesindeki çok sayıda yürüyüş parkuru, şelaleler, göller, eski köyler, yüksek uçurumlar ve 80’den fazla büyük mağara bulunuyor. Karadağ’ın bu eşsiz mücevheri, Opasanica ve Veruša adlı iki buzul nehrinden oluşuyor.
1.333 metre derinliğe kadar uzanan Tara’nın berrak, yeşilimsi suları yamaçlarında geçit vermeyen ormanlık alanlar, çayırlar ve meralar arasından bazen kıvrılarak sayısız akıntılar yaratarak, bazen de sakin akıyor.
ÇARPICI DİKEY UÇURUMLAR, MİNERALLERLE ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ SULAR
Görkemli Durmitor Dağları’nın berrak sularla buluştuğu Karadağ’ın kalbinde akan Tara Nehri’nde Avrupa’nın en etkileyici doğal anıtlarından biri olarak uzanan Tara Kanyonu’nun duvarları, milyonlarca yıl boyunca kireçtaşından oluşan çarpıcı dikey uçurumlara, minerallerle zenginleştirilmiş suları da karakteristik turkuaz bir renk tonuna sahip. Nadiren yükselen su sıcaklığı yaz aylarında bile 12 santigrat derece olurken, alabalık ve grayling dahil çok sayıda balık türü için ideal koşullar sağlıyor.
TÜRK TURİSTLER DE RAFTİNG YAPIP, YÖRESEL LEZZETLERİ DENEYİMLEDİ

Foto: Fulya Omaç
Rafting, kanyonda yapılan en popüler ve en sevilen aktivite olurken, Tara Nehri’nde rafting yapmak Avrupa’nın en iyileri arasında kabul ediliyor. Yeni başlayanlar ve deneyimli kişiler nehrin heyecan verici parkurlarında farklı zorluk derecelerinde rafting yaparken, adrenalin tutkunları da zip-line deneyimi yaşıyor.
Rafting sezonunun olduğu Nisan-Ekim ayları arasındaki dönemdeki Ramazan Bayramı’nda Dormitor Milli Parkı’ndaki Mojkovac, Pljevlja ve Žabljak kavşağında yer alan Tara Kanyonu’na giden Türk turistler de rafting, zip-line, Đurđevića Köprüsü’nde Bungee jumping, kaya tırmanışı gibi aktivitelere katıldılar.
Bölgenin dağlık karakterini yansıtan Kaymak (özel bir kremalı tereyağı türü), Njeguški pršut (kurutulmuş jambon) ve Cicvara (peynirli mısır unu lapası) gibi yöresel yemekler ile dağ balı ve çeşitli bitki çaylarını deneyimlediler, Tara Kanyonu ile bölgedeki diğer turistik cazibeler ve güzelliklerinin tadını çıkardılar.
YEREL HALKIN DİRENİŞİNİN VE CESARETİNİN SEMBOLÜ ĐURĐEVİĆA KÖPRÜSÜ

Yerel halkın direnişinin ve cesaretinin sembolü Đurđevića Köprüsü. – Foto: Fulya Omaç
Kanyonun başlıca cazibe merkezlerinden biri de 1940 yılında inşa edilen Đurđevića Köprüsü. Yapımına 1937’de başlanan Đurđevića, o zamanlar Avrupa’nın en büyük betonarme araç kemer köprüsüymüş. Köprü, II. Dünya Savaşı sırasında özel stratejik önem kazanmış. Açılışından kısa bir süre sonra Yugoslavya’daki işgalcilerin eline geçmiş.
1942’de partizanlar İtalyan birliklerinin ilerlemesini önlemek için köprünün merkezi kemerini havaya uçurmak zorunda kalmış. Bu bölüm, yerel halkın direnişinin ve cesaretinin sembolü haline gelmiş. Savaşın ardından köprü mühendislerinden Lazar Jauković’in yardımıyla en güneybatıdaki kemerin inşası tamamlanmış. Ancak Jauković ‘i yakalayan İtalyanlar onu 2 Ağustos 1942’de köprüde idam etmiş.

Foto: Fulya Omaç
O dönemdeki olaylar 1969 yapımı The Bridge filminde ele alınmış, Robert Shaw, Harrison Ford, Barbara Bach’ın başrollerinde oynadığı 1978 İngiliz yapımı Navarone’den Kuvvet 10 filminin de çekim yeri olarak kullanılmış.
Uzun süre Karadağ’ın güneyi ile kuzeyini birbirine bağlayan tek yol olan tarihi köprü, günümüzde sadece bir ulaşım yapısı olarak değil, aynı zamanda popüler bir turistik cazibe merkezi olarak hizmet veriyor. Tara kanyonunun başladığı yerde, bu bölgenin efsanesi ve ünlü dağcı Dušan Bulatović Džambas’ın bir anıtı da yer alıyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.