14 Şubat 2015 yılında Kopenhag’da iki kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısını gerçekleştiren Ömer El-Hüseyin’in radikalleşme süreci ve saldırının yankıları hâlâ tartışılıyor

Foto: Haber.dk
Hüseyin DUYGU
huseyin.duygu@haber.dk
2014/ 2015 yıllarında Kopenhag Nörrebro semtinde Hakuna – Mattataa adında yaşları 18-25 arası olan yoğunlukla erkek Filistinli gençlerin geldiği bir akşam gençlik kulübünün yöneticiliğini yaptım. Bu gençlerin anne ve babaları Ortadoğu’daki mülteci kamplarında uzun yıllar kalmışlardı. Bu gençlerin çoğu işsiz ve sosyal sorunları vardı.
Amacımız bu gençlerle iyi iletişim kurup onları Danimarka toplumunda birinci sınıf insan yapmaktı. Beni de müslüman kökenli gördükleri için her gördüklerinde bana selam verip gülümserlerdi.
Bunlardan biri de yakışıklı ve uzun boylu 20 li yaşlardaki Filistinli Hüseyin’di. Bana ‘seni babam gibi seviyorum’ derdi!
2015 Kopenhag’daki silahlı Sinagog saldırısını yapan ve iki kişiyi öldüren, beni babası gibi seven bu Hüseyin’di!
Peki Hüseyin kimdi?
Ömer El-Hüseyin (11 Eylül 1992’de Vordingborg’da doğdu, 15 Şubat 2015’te Kopenhag’da polis tarafından öldürüldü. Danimarka’da sığınmacı olmadan önce Ürdün’deki bir mülteci kampında yaşamış olan Filistinli ebeveynleriyle birlikte Kopenhag’da büyüyen Filistin kökenli bir Danimarkalı gençti.
Ömer el-Hüseyin 2015 yılında Kopenhag’daki Krudttønden’e (Barut Fıçısı) ve Sinagog’a saldırarak iki kişiyi öldürdü.
Nörrebrolu bu terörist Ömer El-Hüseyin’i polis, yakın takip sonunda Danimarka’da gerçekleşen ilk terör saldırısından 13 saat sonra öldürdü.
Olaylara yakın arkadaşları ve diğer kişilerin verdiği bilgiler ışığında, hayatı getto ve çete ceza kanunu tarafından şekillendirilen ve Avrupa’nın en büyük terörist tehditlerinden birine dönüşen merhum Ömer El-Hüseyin hakkında daha önce bilinmeyen ayrıntılar da ortaya çıktı: Silahlara kolayca erişebilen, İslamcı propagandaya ilgi duyan ve Batı toplumuna sırt çeviren genç bir adamdı.
Kopenhag’daki terör saldırısı iki kişinin ölümüne, beş polisin yaralanmasına neden oldu ve yetkililer için pahalı bir ders oldu. Danimarka tarihinin yasada değişikliklere, terörle mücadele için eşi benzeri görülmemiş bir hibeye ve Danimarka toplumunda değişime yol açan bir olayın faili beni çok seven Hüseyin’di!
2015 Kopenhag terör saldırılarının şüpheli faili olarak teşhis edildikten sonra Polis Çevik Gücü ile girdiği çatışmada öldürüldü. Daha sonra, onun Krudttønden’deki varlığına dair kanıtlar DNA izleri şeklinde bulundu.
14 Şubat 2015’te Danimarka terörle sarsıldı. Kaosun ortasında, o günden beri saldırının sonuçlarıyla ilgili Danimarka polisi araştırma yapıyor. İstihbarat servisinin (PET) operasyon şefi Flemming Drejer, bunun PET için tehdit tablosunu çok daha karmaşık hale getirdiğini söylüyor.
Vakaların çoğu çete faaliyetlerinden kaynaklanıyor ancak siyasi amaçlı suç örnekleri de var.
Flemming Drejer, Krudttønden ve Sinagoga düzenlenen terör saldırısının 10. yıl dönümünde, bu durumun polis ve istihbarat servisleri açısından tabloyu daha da bulanıklaştırdığını söylüyor.
İdeolojik olarak radikalleşmiş failleri arıyorduk. Şimdi o sebebi bulmak için daha geriye bakmamız gerekiyor. Çünkü bunu yapmaya kalkanlar ne yaptıklarının farkında değiller.
Tehdit ortamının karmaşıklığı önemli ölçüde arttı. Şimdi biz araştırmacıların daha geriye gidip, bunları kimin yönlendirdiğini, kimin emrettiğini bulmamız gerekiyor.
Danimarka, 14 Şubat 2015’te 22 yaşındaki Ömer El-Hüseyin’in Kopenhag’daki Krudttønden’e ve Sinagog’a saldırmasıyla terörle sarsıldı. Saldırıda bu terörist attığı 28 mermiyle iki kişiyi öldürdü, çok sayıda kişiyi yaraladı. Ömer El-Hüseyin’in mermileri, aralarında film yönetmeni Finn Nørgaard’ın da bulunduğu çok kişiye isabet etti.
PET’in açıklaması, Ömer el-Hüseyin’in Kopenhag’da Finn Nørgaard ve Dan Uzan’ı vurarak öldürmesinin 10 yıl sonrasına denk geliyor. Saldırı, “Danimarka topraklarındaki en kötü terör saldırısı” olarak adlandırıldı. Ömer el-Hüseyin, sözde “yalnız kurt” olarak tek başına hareket etti.
PET hala en çok yalnız ve siyasi amaçlı faillerden korkuyor olsa da, aynı zamanda kiralık suçlulara da odaklanıyor.
Bu tür olaylarda bir suça birden fazla kişi karışmaktadır. Biri silah sağlıyor, diğeri kıyafet sağlıyor, üçüncüsü kaçış aracı sağlıyor, dördüncüsü ev buluyor ve beşincisi de ödeme yapıyor.
Flemming Drejer’e göre vakalar hala araştırılıyor ve onun varsayımına göre, bu kişilerin çoğunlukla saldırının hedefi ya da kendilerine ne için para verildiği hakkında hiçbir şey bilmedikleri yönünde.
Genel kanı, bu kişiler genellikle gitmeleri gereken bir adres belirtilerek taksiye bindirilirler. Geldiklerinde çete olayı mı, yoksa terörle bağlantısı mı var bilmeden sağa sola ateş ediyorlar.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.