Tahliye olmasına 6 ay kalmıştı 23 yaşındaki Ekrem Şahin’in. İki yıllık hapis cezasını Haziran ayında tamamlayıp özgürlüğüne kavuşacaktı.
Kolding hapishanesinde çektiği hapis cezasının geri kalan kısmını başka bir hapishanede tamamlamak istiyordu ve bunun için girişimde bulunmuştu Ekrem.
Ancak 11 Ocak Salı sabahı saat 11 sularında gardiyanlar ile Ekrem arasında yaşanan arbede sırasında gardiyanlar Ekrem’in üzerine çullandılar. Ekrem’in kalbi durmuş ve yapılan tüm müdahelelerden sonra yaşama dönen Ekrem komaya girmişti.
Odense Üniversite hastanesine getirilen genç Ekrem üç gün hastanede yaşam ünitesine bağlı kalarak yoğun bakımda yattıktan sonra 15 Ocak Cumartesi sabahı erken saatlerde yaşama gözlerini yumdu.
Olaydan sonra polisten, Ekrem’in başka bir hücreye nakledilmek istemediği için gardiyanlara saldırdığı ve yaşanan arbede sonunda kalbinin durduğu açıklaması yapıldı.
Gardiyanlarsa, gazetelerde yazıldığı gibi 10 kişi olmadıklarını, sadece 5-6 kişi olduklarını söylediler. (Savunmasız bir kişiye karşı sanki 5-6 gardiyan çok değilmiş gibi..)
Danimarka’da doğup büyüyen Ekrem, genç yaşlarda küçük suç olaylarına karışmış ve şartlı hapis cezaları aldığı için iki yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Sağ olsaydı altı ay sonra tahliye olduktan sonra belki yeni bir hayat bekliyordu Ekrem’i.
Ekrem’in hapishanede başına gelenler aslında bir ilk değil Danimarka’da. Daha önce de bir çok yabancının adli makamlarda öldüğü haberlerini duymuştuk.
1999 yılının Ocak ayında Ramazan Arıcan adındaki bir Türk genci de gözaltındayken ölmüş ve olay ile ilgili bir yılı aşkın süren soruşturma sonucu polisler suçsuz bulunmuştu.
Son on yıl içerisinde polisin gözetiminde ölen yabancı sayısının 6 olduğu söyleniyor.
Bu ölümler üzerindeki sır perdeleri ise hala kalkmadı. Hemen hemen hepsinde güvenlik güçleri suçsuz bulundu. Ölenlerin yakınları ise adaletin yerini bulmadığını söylüyorlar.
Ekrem’in annesi de anlam veremiyor savunmasız durumda olan oğlunun üzerine o kadar gardiyanın çullanmasına ve oğlunun hastaneye kaldırıldığını kendisine 6 saat sonra bildirmelerine. “O kadar gardiyanın şiddet kullanması şart mıydı?” diye soruyor acılı anne.
Bu soruşturmadan da bir şey çıkacağına, suçluların cezalandırılacağına inanmak zor geliyor. Daha şimdiden gardiyanlar suçsuz olduklarını ilan ettiler.
Irkçılar tarafından öldürülen 16 yaşındaki Özgür Deniz olayını hatırlayın. Daha soruşturma bile yapılmadan başbakan tarafından bunun ırkçı bir cinayet olmadığı açıklanmıştı.
Danimarka’da son yıllarda ölümle sonuçlanan bazı ırkçı saldırılar, polis gözetimindeki yabancıların ölmesi, polis ve diğer adli makamların suçsuz bulunmaları, olayların örtbas ve banalize edilmeye çalışılması adalete olan güveni zedeliyor. Ülkedeki yabancılar ve Türk toplumunun büyük bir kısmı böyle düşünüyor.
Ekrem Şahin’in ölümünden sonra Ringsted’de toplanan Türkler de artık adaletin yerini bulmasını istiyorlar ve bunun için seslerini yükselteceklerini söylüyorlar. Bu konuda Türk devletinin de, Danimarka’daki Türkiye kökenli hukukçuları da daha etkin olmalarını istiyorlar. Bu arada, Türk Dışişleri Bakanı ve büyükelçinin aileyi arayıp, başsağlığı dilediğini ve Türkiye’nin bu davanın peşini bırakmayacağı sözü verdiğini öğrendim. Umarız sadece bir başsağlığı dileğiyle kalınmaz ve vatandaşlarımıza bu ülkede yalnız olmadıklarını gösterirler.
Yine umarız adalet bu kez yerini bulur ve genç Ekrem’in ölümüne neden olan gardiyanlar gereken cezaya çarptırılırlar.
Ekrem’in acılı ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve Türk toplumuna başsağlığı, Tanrı’dan rahmet ve sabır diliyorum.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.