Yazar: Salim Abdali
Türkçesi: Hüseyin Duygu
Öncelikle şunu söylemeliyim, Ukrayna’nın işgali KABUL EDİLMEMELİ, Ukraynalılarının, şehirlerinde sivillerin bombalanmasından bahsetmiyorum bile. İster Rusya ister başka bir ülke olsun, bu tür girişimler kabul edilmemelidir. Ancak böyle bir şeyin Avrupa’da olmasa da dünyanın farklı yerlerinde daha sık yaşandığını kabul etmek gerçekten üzücü! Ve askeri olarak güçlü ülkelerin her zaman daha zayıf ülkeleri işgal etmek ve halkını bombalamak için bir bahane bulduğunu kabul etmek üzücü.
Ukrayna, herhangi bir saldırganlıktan UZAK olmak için dünya tarihinde eşsiz bir fırsat yakalamışken, bu teklife hayır demesi benim için akıl almaz! Dünyadaki tüm zalim taraflara barış içinde yaşaması teklif edilen bir ülke, buna rağmen Ukrayna Hükümeti böyle bir teklife hayır diyor! Ukrayna’nın doğru seçimi yapıp İsviçre, Finlandiya veya İsveç gibi olduğunu hayal edin! Ukrayna’nın komşularıyla barış içinde bir arada yaşamayı amaçlayan ve silahsızlanmayı kabul eden bir hükümeti olmasını isterdim! o zaman Ukrayna ASLA NATO’nun veya başka bir askeri ittifakın parçası olmayacaktı!
BM tahminlerine göre, erkekler (18-60 yaş) bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile evde kalacaklar, çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 8 milyona kadar Ukraynalı ülkelerinden kaçacak! Nüfusun neredeyse dörtte birinin kaçmak zorunda kaldığını mı düşünüyorsunuz? Hükümete, bizi bu kadar saldırgan ve güçlü bir komşuyla savaşa sokan bu ülkede olmayacağız mı diyorlar? Belki! Düşüncelerim hepsiyle, kaçıp normal hayatlarını bırakabilenlerle ve kaçma fırsatı olmayanlarla.
Basitçe, “ÖZGÜR” dünya, Ukraynalılardan ülkede kalmalarını ve onlara olası / silah kullanmaları için izin çıktığını ve silah tedariki sözü verilerek güçlü ve saldırgan bir orduya karşı durmalarını istiyor. Böylece Batı ve Rusya hükümeti bir yanda Ukraynalıları savaşa, diğer yanda Rusları sefil bir yaşam tarzına sürüklüyor. Sonunda, birçok Ukraynalı öldürülür ve ülkeleri mahvolur, Ruslar daha fakir ve daha fazla ezilir, Avrupalılar Amerika Birleşik Devletleri’ne daha bağımlı hale gelir ve Amerika Birleşik Devletleri daha zengin ve daha baskın hale gelir! olay bu değil mi? Bence durum böyle.
Avrupalı politikacılar bunu Ukraynalılara verdikleri desteği haklı çıkarmak için yüksek sesle söylüyorlar. Herkesin iddia ettiği gibi kendimiz için, demokrasimiz ve varlığımız için gerçekten çok şey ifade ediyorsa, bu işi neden kendimiz yapmayalım ? diyorlar.
Dünyadaki diğer BARIŞÇI ülkelerinin Ukrayna’nın barışçıl bir ülke olmasını desteklediklerini hayal edin .. bugün nerede olabilirdik? Ukraynalılar o zaman bu sefil duruma düşer miydiler? Kesinlikle hayır! Ayrıca merak ediyorum, halkından dünyanın en güçlü ordusuna karşı (molotoflu) savaşmasını isteyen başkan kim? Bu başkan hangi vicdanla yatıyor? Eğer Zelensky gerçekten barışçıl niyetlere sahipse, savaştan önce kendisine ve ülkesine sunulan eşsiz fırsatı neden reddetti? Ben de anlamıyorum, burada Danimarka da dahil olmak üzere, Ukrayna’yı teklifi kabul etmeye ve modern dünyamızda bir rol model olmaya çağırmadı.. O zaman bu ülkeler ne kadar barışçıl? O zaman Avrupa halkı ne kadar barışçıl? O zaman kendi hükümetimiz ne kadar barışçıl?
Bir başka konu da Putin’in böyle bir suçu işlediği için ve elbette dünya kamuoyu tarafından suçlu bulunup, mahkum edilmesi gerektiğidir. Her gün dünyayı bir savaşa sürüklemeye çalışan biri olan Zelenskiy’i nasıl bir kişi olarak nitelendirebiliriz? Halkını eşit olmayan bir savaşın içine neden çekiyor bu adam?
Salim Abdali
Bağdat’ta doğdu, ancak genç yaşta memleketinden kaçtı ve birkaç yıl sonra Fransa dahil olmak üzere çeşitli ülkelerde yaşadıktan sonra Kopenhag’a yerleşti. 30 yıl önce Danimarka vatandaşlığı aldı ve fizik eğitimi alanında eğitim gördü ve 20 yıldan fazla biyofizik araştırmacısı olarak çalıştı, uluslararası dergilerde 50’den fazla tez yayınladı, Danimarka, Hollanda, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Çin’de araştırmacı ve öğretim üyesi olarak çalıştı.
Buna paralel olarak, Kopenhag’da iki dergi yayımladı, birkaç Danimarkalı yazarı Arapçaya ve kimi Arap yazarları da Danca’ya çevirdi, en son Nobel Ödülü adayı ve Nazım Hikmet Uluslararası Ödülü’nü alan Adonisi, ilk kez Danca’ya çevirdi.
Yazarlığında kendisi tarafından yayınlanan 5 şiir derlemesi, bir film senaryosu ve bir oyun ile 20 çocuk kitabı, 3 roman, 8 şiir koleksiyonunun tercümesi ve daha fazlası var. Aynı zamanda hem Arap medyasında hem de Danimarka’da tartışmacıdır.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.