Danimarkalı şair ve öykü yazarı Niels Hav, Danimarka’nın Jutland adlı yarımadasının batısında bir çiftlikte doğmasına karşın, bugün Kopenhag’ın işçi ve göçmenler semti sayılan Nörrebro’da beşinci katta çok eski bir dairede eşi ve kızıyla oturmaktadır. Bu semt belki de dünyanın her köşesinden gelen göçmeni içinde barındırdığı için, Danimarka’nın en renkli ve en hareketli bölgesidir.
Niels Hav’a şiir yazarken hangi malzemeden yararlanıyorsun diye bir soru yöneltsek, büyük bir olasılıkla şöyle der: ‘Görebildiğim ve bana yakın olan herşeyden yararlanıyorum. Evrenin gizemli yanına kulak vererek, yaşadığımız günlerin dilini ve sözcüklerini bir şair gözüyle işliyorum. İşte bu buluşma ya da kaynaşma şiirlerime anlam veriyor. Bunu yaparken kavramlara tutsak düşmeden, anlatım kalıplarına boyun eğmeden yazmaya çalışıyorum’. Ozanın “Benim Müthiş Kalemim” adlı şiirinden bir bölüm bile onun şiir sanatının tanıklığını yapar:
‘Kullanılmış bir kalemle yazmayı yeğlerim ben sokakta bulduğum ya da hediye dağıttığı bir tükenmezle bir elektrikçinin bir benzinci ya da bankanın. Salt bedava diye değil, Düşünürüm ne katacağını da ondan Böyle bir kalemin yazma eylemine, Bir emeği katacaktır, bir çalışkanlığı, Nitelikli işçilerle büro çalışanlarının terini Ve gizemini bütün varoluşun.’Bir yandan çok sayıda çok farklı insanla iletişim kuran Niels Hav, öte yandan deyim yerindeyse ‘full-time’ şair olarak yazar ve yaşar. Evine yakın bir büroda her gün saatlerce yazan ozan, kimi zaman da öykü yazar. 1980 yılında kaleme aldığı ‘Türk’ adlı öykü, Danimarkalı bir kadının çok büyük riskler alarak bir çeşit Türk cilvesiyle evliliğini kurtarmaya çalışmasını ele alır. Bu öykü hem Danimarka ve Norveç’te üniversitelerde ders olarak okutuldu, kimi üniversite öğrencilerinin ödevlerine konu oldu.
Bu yılın haziran ayının ilk günlerinde İstanbul Nazım Hikmet Kültür Merkezi ve Tekirdağ Saray İlçesi Belediyesi tarafından Türkiye’ye çağrılı olarak gidecek olan Niels Hav, Daha önce de İzmit ve İstanbul’da çeşitli şiir okuma etkinliklerine katılmıştı. En son geçen yıl 2. Uluslararası İstanbul Şiir Festivaline katılan ozan, 17 ağustos 1999‘daki büyük depremde de acılara boğulan Türkiye insanına kalemiyle destek veren sanatçıların en önünde yer almıştı. Yıllardır düzenlenen Danca – Türkçe şiir etkinliklerine de hem düzenleyici hem şair olarak katkıda bulunan Niels Hav, hep buradayım, oradayım ve sizinleyim diyebilen bir arkadaş olmuştur ve sanatıyla da evrensel bir şair ve bir dünya vatandaşı olmuştur.
Yenilikçi Danimarka şiirinin seçkin şairlerinden olan Niels Hav, yaşadığımız gerçeklere başka bir açıdan, yani şair gözüyle bakar. Ayrıntılarda yakaladığı ipuçlarını, bütünde altını çizerek işler:
‘Gerçeği aramak, kertenkele avlamaya benzer karanlıkta. Güney Afrika’dan geldi üzüm, Pirinç Pakistan’dan, hurma ise İran ürünü. Sınırlar açık olsun diyenleri destekliyoruz Meyve ve sebze için, Ama kıvırıp kaçmaya çalışsak ne kadar Kıçımız yine de arkamızda hep.’Kuzeyin soğuk ve karanlık bir ülkesi olan Danimarka’da, Niels Hav yaşamıyla ve sanatıyla sürekli insan sıcağını işlemiştir. O, yaptığına ve yazdığına bakarak, nasıl
yaşadığını anlamaya çalışır. Niels Hav şimdiye kadar hep yaşayanlarla birlikte olmuştur, üstelik salt bir izleyici olarak da değil.
Yukarıdaki yazı, önümüzdeki aylarda Türkçe şiir kitabı yayımlanacak olan ozan Niels Hav hakkında 2010 yılının Mart ayında bu köşede yayımlanan bir yazımdır.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.