Sevgili Adnan Özyalçıner, Mustafa Köz ve Tahir Şilkan, sevgili Türk şairlerimiz ve dostlarımız. Dünya Şiir Günü münasebetiyle Kopenhag’dan sıcak selamlar gönderiyor ve Türkiye Yazarlar Sendikası’nın 50. Yılını kutluyorum. Bu anlamı günü sizlerle birlikte kutlamak için düşüncelerimizle yanınızdayız.
Şair Niels Hav
KOPENHAG – Dünya hızla değişiyor, güç merkezleri değişiyor. Avrupa’da, Orta Doğu ve Afrika’da savaş var. Bu savaşlar, iklim felaketleri ve siyasi çatışmalar insanların başka yerlere göç etmesine neden oluyor.
Bu kaçış nedeniyle dünyada 100 milyondan fazla mülteci var. Türkiye çok sayıda mülteci alan ülkelerden biri.
Doktor, hemşire ve barış araştırmacısı sıkıntısı var. Savaş uçağı, bomba, silah ve yerle bir edilmiş şehir sıkıntısı yok.
İnsanların birbirinin hayatlarını mahvetmek için bu kadar uğraşması bir gizem.
Türkiye Yazarlar Sendikası başka bir seçeneğin olduğunun kanıtıdır. Toplumsal birlik ve beraberlik sözleri geçerlidir bizim için. Enflasyon parayı tüketiyor, servet yok oluyor güneş ışınında buharlaşan çiy gibi; bilinmeli ki giysilerin içinde hepimiz çıplağız.
Dostluk, sevgi, barış; bu olgular altından ve elmaslardan daha değerlidir. Bomba toplayan fakirleşir. Dost toplayan zengin olur. Nefret siyasi iktidarların servis ettiği zehirdir. Şiir bunun bir sahtekarlık olduğunu ortaya koyuyor.
Sevgi ve dayanışma vicdanımızdaki geçerli para birimidir.
Sevgi doğuştandır, tüm çocuklar bilir bunu. Mutluluk hayali doğuştandır, tüm çocukların doğum günü hediyesi olarak aldığı bir özlemdir, bu bizim ortak noktamız. Mutluluk vardır, bunu biliyoruz.
Yıllardır Türkiye ve Danimarka’daki şairler arasında yakın ilişkiler oluştu. Yaşar Kemal ve Nazım Hikmet’e çok değer veriyoruz. Her yıl Kopenhag’da Danimarka-Türk şiir akşamları Hüseyin Duygu’nun ev sahipliğinde düzenleniyor. Pek çok Türk yazar kitaplarını okumak ve Danimarkalı okurlarla tanışmak için bizi ziyaret etti.
Aziz Nesin, Kemal Özer, Ahmet Telli, Ataol Behramoğlu ve kimi öteki şairler ziyaretçilerimiz oldu. Şiirleri tercüme edildi ve burada okundu, okunuyor.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin yakın dostu Henrik Nordbrandt’ı kaybettik. Nazım Hikmet’in şarkılarını Kopenhag’da yaşayan Fuat Talay’ın sazı eşliğinde Henrik’in Türkçe söylemesi her zaman keyifliydi.. Bugün 21 Mart Şiir Günü aynı zamanda Henrik Nordbrandt’ın doğum günüdür. Onu özlüyoruz.
Çok özlediğimiz arkadaşlarımızdan biri de, Nazım Hikmet’i Danca’ya çeviren ve Nazım Hikmet Ödülü’nü alan Erik Stinus. Büyük bir şair ve harika bir insandı.
Dünya Şiir Günü ve Yazarlar Sendikası’nın 50. yılı özlediğimiz arkadaşları anmak için bir fırsattır
Onların şiirleri bizi geleceğe yönlendiriyor.
Mutlu yaş günü! Mutlu Şiir Günü – Mutlu bir kutlama günü diliyorum!
VİZE
Umarım bir açıklama yapılır
Allah ve onun hukukçuları:
Ne oluyor?
Bir plan var mı?
Zengin fakirden çaldığında
buna siyaset ve ticaret denir.
Fakirler aynısını yaptığında
bunun adı terör ve şiddet.
Avrupa, Çin ve ABD’den bizim gibi insanlar
elinde bir içkiyle Afrika’ya uçuyor.
Afrikalılar Akdeniz’i geçiyor
Eski gemilerle hayatlarını riske atarak.
Havaalanında bize kolaylık sağlayan kişiler
personel ve çalışanlar olarak adlandırılıyor.
Yoksullara yardım edenlere
insan tacirleri deniliyor
Temel strateji tamamen bir bilmece,
Allah ve hukukçularının huzurunda.
vize için sırada beklediğimiz o günde
umarım birileri bu konuda bir açıklama yapar.
Suskunluğun kızgınlığı
Bir insan dili tutulmadan
ne kadar susabilir?
Bir insan aptallaşmadan
ne kadar gevezelik edebilir?
Tavshedens tyttebær
Hvor længe kan man holde kæft
uden at blive stum?
Hvor længe kan man plapre
uden at blive dum?
”Bir şeyler söyle”
Eğer,
biri hiçbir şey söylemiyorsa
sessizce düşünüyordur,
sessizlik
onu saran bu sessizlik,
aslında her şeyi söylüyor.
Ama bu sessizlik
kendi sesiyle konuşur,
sorun da budur.
En önemli şeyler
sessiz alanlarda olur,
ve olacakları kimse kontrol edemez.
Melekler ve şeytanlar hep birlikte konuşurlar.
Eğer bir şey söylemek istiyorsan,
bunu kendin söylemelisin.
BİR ÖLÜMCÜL HATA
İnsanın hayal gücünde ölümcül bir hata var,
birbirimizin felaketleriyle hayatta kalamayız.
Bu kusurumuz zihinsel olarak hayatta kalmak içindir, –
duygusuz fıkralar üretmek için değil
başkalarının talihsizliği üstüne.
Mizah, kendini savunma şeklidir
ama ironik alayın, burada yeri olamaz
tanklar saldırdığında, insancıl yaratıkların et ve kanları
ağaçlardan damlar.
Kimileri söz hakkımızın olmadığını savunuyor
savunduğumuz düşüncelerin olmadığı yerlerde –
hatta kendisi bir kırık kol ile beklemeyi bilmeden
ya da elinde dağıtılmış bir beyinle beklemeden.
Zaten biz önceden beri korku
ve acımasızlık fuhuşu içindeyiz.
stifa etmek bir seçenektir.
Ama bizim kayıtsız kalma hakkımız yok
dünyadaki kötülüklere, ne kadar yalnız olsak da
şans eseri şişkin bir gettoda bulduk kendimizi.
Sekiz milyardan fazla insan var şimdi
yerkürede; her biri eşsizlik ile donatılmış
bireyler, saygı talep ediyor.
Sadece basit bir bilgi ya da fiziksel bellek üstüne
kendi ince derimiz başkaların tahlisizliği
ile yarışmamalı, ironi imkansız bir kaçış yoludur.
Bir gün kendimizi sokakta ya da bir hastanede
acı çığlıklar içinde bulduğumuzda,
iç savunma sistemimiz çökecek.
İşte o zaman iş ciddi.
© Niels Hav
Türkçesi: Hüseyin Duygu
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.