Şahmeran sözcüğünü sanırım bir çoğunuz duymuşsunuzdur. Peki, nesiller boyu anlatılarak günümüze kadar gelen Şahmaran nedir ya da Şahmeran Efsanesi hakkında neler biliyoruz. Şahmeran hakkında nerede yaşadığına dair rivayetlerle birlikte merak edilen bazı bilgileri Haber.dk okurları için araştırıp, derledim.
Tülay Çetinkaya Saraçoğlu
tulay@haber.dk
Kreşin olmadığı, ninelerin masal anlatarak büyüttüğü kuşağın bireyi olarak, çocukluğumda babamın görevinden dolayı gezdiğimiz Anadolu’nun farklı yerlerinde, farklı ninelerden dinlediğim masal kahramanı Şahmeran, duvar halılarına ilmek ilmek işlenmiş motifiyle diğer aile büyüklerinin fotoğraflarına karışmış, sanki o ailenin bir bireyi gibi gördüğüm bir figürdü.
Anadolu efsanesinde, yüzü kadın, gövdesi yılan şeklinde betimlenen Şahmeran figürü, Sümer mitolojisinde Gılgamış’ta ölümsüzlük otunu insanoğlundan çalıp yiyen yılan ile özdeşleşir. Kutsal kitaplarda, Adem ile Havva’ya yasak meyveyi yedirerek cennetten kovulmalarına sebep olan yılan figürü, keşfedildiği günden beri yeni buluntular ve tarihlendirilmesiyle insanlık tarihini değiştiren Göbeklitepe’deki insan başı heykellerinin üzerinde resmedilmiş olarak karşımıza çıkan Anadolu’daki yılan sembollerinin şahı Şahmeran’dır.
Şahmeran efsanesi, Mersin Tarsus ağırlıklı olarak anlatılsa da, günümüzde en çok Mardin ili ile bütünleşmiştir. Bu şehirde Şahmeran’ı cama, aynaya çizilen resimlerde ve bakır eşyalara dövme olarak işlenmiş haliyle görebilirsiniz. Şahmeran’ı bu şekilde kuşaklar boyu yaşatan Mardinli sanatçılar olmuştur. Diğer bir yaşatan grup ise Anadolu’da Alevilerdir.
Alevi-Bektaşi inancında, Şahmeran yaşamın ve doğanın gizemlerini bilen, onları koruyan ve insanlara şifa dağıtan bir varlık olarak kabul edilir. Bazı Alevi toplulukları, Şahmeran’ı mistik bir rehber ve ilham kaynağı olarak görür, bu da onun Alevilik içindeki yerini güçlendirir.
Alevilikte Şahmeran, doğaya ve canlılara saygı, insanın içsel yolculuğu ve bilgelik arayışı gibi önemli değerlerle ilişkilendirilir. Ayrıca, Alevi toplumunda kadına verilen değeri simgeleyen bir figür olarak da yorumlanabilir.
Şahmeran’ın en bilinen hikayesi, Adana’nın Tarsus bölgesinde geçer. Hikayeye göre, yoksul bir genç olan Cemşab, bir gün ormanda odun keserken bir kuyu keşfeder. Bu kuyu, yer altındaki büyülü bir dünyaya açılmaktadır. Cemşab, bu dünyada Şahmeran ile karşılaşır. Şahmeran, genç adamı korur, ona bilgelik verir ve yıllarca onu misafir eder. Ancak, Cemşab bir gün evine dönmek zorunda kalır. Şahmeran ona yerini kimseye söylememesi için yemin ettirir.
Cemşab’ın dönüşünden sonra, kral hastalanır ve iyileşmesi için Şahmeran’ın kanının gerektiği söylenir. Cemşab, zorla Şahmeran’ın yerini açıklar ve Şahmeran öldürülür. Fakat, Şahmeran’ın ölmeden önce Cemşab’a öğrettiği bilgiler sayesinde kralı iyileştirir ve hikaye, Şahmeran’ın bilgeliğinin ölümünden sonra bile yaşadığı fikriyle son bulur.
Şahmeran, binlerce yıllık bir kültür mirasıdır. Bu mirasın, dünyanın farklı coğrafyalarında kültürel bağlantıları da bulunmaktadır. Çin, Japonya, Hindistan ve Yunan mitolojisinde bu bağlantılara rastlanabilir. Yunan mitolojisindeki Medusa olarak karşımıza çıkar. Medusa’yı, İstanbul Yerebatan Sarnıcı’ndaki heykelinde görebileceğiniz gibi, yılan saçlı bir kadın olma dışında benzerlikleri ve farklılıkları da çoktur.
Şahmeran, süslü tacı, gerdanlığı ve küpeleriyle başı insan, vücudu yılan olan bir kadın olarak betimlenir. Anadolu’da iyilik, şifa ve bilgeliğin yanı sıra, evlerin ve sırların koruyucusu ve bekçisi bir sembol iken, Medusa tanrıça Athena tarafından lanetlenir. Saçları yılanlara dönüşür ve ona bakan herkes taş kesilir. Medusa, Şahmeran’ın aksine, korku ve tehlike ile özdeşleşmiş bir figürdür.
Uzakdoğu mitolojisinde de, özellikle Çin, Japonya ve Kore gibi ülkelerde, Şahmeran gibi efsanevi varlıkları andıran pek çok mitolojik figür görmek mümkün.
Çin mitolojisinde Nüwa, yarı insan yarı yılan şeklinde tasvir edilen bir tanrıçadır. O da tıpkı Şahmeran gibi alt kısmı yılan, üst kısmı insan olarak betimlenir.
Japon mitolojisinde Nue, kaplan ayakları, maymun başı, yılan kuyruğu ve tanuki (bir tür rakun köpeği) gövdesi ile farklı hayvanların özelliklerini birleştiren korkutucu bir yaratık olarak tanımlanır.
Hindu ve Budist mitolojilerinde, Güney Asya ve Uzak Doğu’da yaygın olarak bilinen Naga, genellikle yılan veya ejderha benzeri bir varlık olarak betimlenir ve bazen insan formunda olabilir. Çin, Japonya ve Güneydoğu Asya mitolojilerinde de Naga’ya benzer figürler bulunur.
Bu mitolojik varlıklar, Şahmeran gibi yarı insan, yarı hayvan figürlerine benzeyen özelliklere sahiptir. Ancak her kültür, bu tür yaratıkları kendi mitolojik ve dini bağlamlarına göre yorumlamış ve şekillendirmiştir.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.