Trump’ın söylemleri ve politikaları dünyayı şekillendiriyor ve sadece kışkırtıcı değil, aynı zamanda küresel düzeni tehdit eden bir stratejinin parçası.

Foto: AA
Hüseyin DUYGU
huseyin.duygu@haber.dk
Hepimiz Donald Trump’ın sadece bir deli olduğuna inanmak istiyoruz. Bütün bu büyük sözlerin ve tehditlerin sonucu ne oluyor?
Meksika ve Kanada’ya uygulanan yıkıcı gümrük vergilerine ne oldu? Ve şimdi Trump, bombalanan Gazze Şeridi’ni Ortadoğu’yu neye dönüştürmek istiyor?
Donald Trump’ın başkanlığı bir ayını doldurdu ve şimdiden yordu dünyayı. Hem onun hakkında duyduklarımızdan, hem ona güldüğümüzden, hem de ondan korktuğumuzdan. Trump’ın amacının tam da bizim ilgisizliğimiz olduğunu anlamıyoruz. Üzerimize bir yorgunluk çöktü ve ortaya çıkan boşlukta, hiçbir itirazın olmadığı yerde, istediğini yapabilir. Bizim güçsüzlüğümüz onun gücüdür. Bizim sessizliğimiz onun zaferidir.
Trump bizim sokaklarda kollarımızı havaya kaldırmış bir şekilde yürümemizi hayal bile etmiyor. O, bizim teslimiyet içinde çökmemizi tercih ediyor, çünkü o zaman dünya sahnesi kendisine ve oligarşik müttefiklerine ait olduğu düşüncesinde. Yani eğer Trump bir deliyse, o zaman ölümcül bir virüs; çünkü sözleri gerçek ölümcül virüsle aynı etkiyi yaratabilir.
Yorgun bir kayıtsızlığa teslim olmamız, onun saçma sapan önerilerinin bir sonucu değil sadece. Sürekli kullandığı insanlıktan çıkaran söylemlerin de etkisi var. Para her şeydir, insan hayatı hiçbir şeydir ve bu Trump’ın her cümlesinde açıkça görülüyor.
Şimdi Trump’ın Gazze hakkında söylediklerini ele alalım; her gün yüz binlerce insanın evlerinin kalıntılarını boşuna arayarak harabeler arasında dolaşmasıyla ilgili yürek parçalayıcı görüntüler görüyoruz. Trump için yerinden edilenler bir yatırım fırsatından başka bir şey ifade etmiyor. Onun gözünde Gazze, hem yıkıntılardan hem de dünya haritasının rastgele yerlerine gönderilebilecek uygunsuz insanlardan temizlenmeye hazır, inşa edilmeye hazır bir yer. Zaten Gazze nüfusunun yüzde 90’ı evsiz, o zaman neden bu işi bitirmiyoruz?
Trump’a göre Filistinlilerin “şanssız”. İşte on binlerce insanın sistematik bir şekilde öldürülmesini trafik kazası gibi göstermesi bu yüzden. Trump’ın Gazze’ye yönelik açıklamalarının genel etkisi bu. Filistinliler kaderi, onuru ve hakları olmayan bir halktır. Ve bu yüzden her şey mubahtır.
İnsan hayatının değersizleştirici bir dille her türlü değerden yoksun bırakılması tarihte ilk kez olmuyor. Naziler, Yahudilerin geleceği hakkında konuşurken hiçbir zaman böyle korkutucu bir açıklama yapmadılar.
Trump, emlakçı söylemleriyle, Amerikan mülkiyetinde Ortadoğu’nun tatil merkezine dönüşecek ve uluslararası zenginlerin ölü kafataslarıyla ziyafet çekeceği Gazze’de de benzer bir gelişmeye bizi hazırlıyor.
Trump bizden omuzlarımızı silkmemizi tercih ediyor, çünkü omuz silkmek, en temel insanlığımızı bile savunmaktan vazgeçtiğimizin simgesidir.
İşte tam da bu yüzden, pasif, teslim olmuş insanlar olmamalıyız. Donald Trump’ı çok ciddiye almalıyız çünkü o, toplumlarımızdaki en iyilerin ölümüdür; yapay cinsiyet, etnik köken ve siyasi sınırların ötesinde birbirimizi tanır ve kabul ederiz; o nefretle bunu çiziyor.
İyimserler, yeni seçilen ABD Başkanı Donald Trump’ın gerçeklik denen duvara toslayacağını umuyor. İktidara geldiği ilk haftalarda makineli tüfek şiddetiyle devreye soktuğu tüm uçuk planlar boşa çıkacaktır. Ve sonra tek bir şeyi başaran, kendi seçmenlerinin yaşam koşullarını kötüleştiren ve sonunda seçmenlerinin kendisine karşı dönmesine neden olan güçsüz bir hayalet olarak ortaya çıkacak.
İyimserler yanılıyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.