İnsanı insan yapan şey, ne ırkı, ne dini ne de cinsiyetidir. İnsanı insan yapan şey dürüstlüğü, vicdanı, çalışkanlığı ve başkalarına gösterdiği saygıdır. Ancak hem Türkiye’de, hem de Danimarka’da eşit işe eşit ücret yok ve kadınların üretime katkıları genellikle görmezden geliniyor.
Meral ALTINDAL
meral@haber.dk
Kadınların kendini kanıtlaması için bütün dünyada daha fazla çalışması gerekiyor. Ne yazık ki göçmenlerin de kendini kanıtlaması için çok daha fazla çalışması gerekiyor. Böylece göçmen kadınların yükü ikiye katlanmış oluyor ve istatistiklerde ‘batılı olmayan kadınların’ çalışma oranı alt sıralarda yer alıyor.
Kadınlar iş yerinde ve evde şiddet, kadın haklarının ihlali gibi birçok tehditle karşı karşıya kalıyor. Ayrıca bu durum kadınların ekonomik katılımını da engelliyor.
Kadınlar aynı zamanda dünyadaki savaşların, çatışmaların yarattığı insani krizin yükünü de taşımaya devam ediyorlar.
BM’ye göre, krizlerden etkilenen ülkelerde yaşayan kadın ve kız çocuğu sayısı 2022’de 614 milyona ulaştı. Küresel anlamda kadınlar, erkeklerin sahip olduğu yasal hakların yalnızca yüzde 64’üne sahip bulunuyor.
Yine BM’ye göre, her 10 kadından biri aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. Ayrıca küresel olarak 2,7 milyarın üstünde kadın erkeklerin tercih ettiği aynı işi yapma konusunda yasal olarak sınırlandırılmış durumda bulunuyor.
Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde Türk kadını oy verme hakkına dünyanın çoğu ülkesinden önce sahip oldu. Ama kadınlarımız mücadele etmeden edindikleri bu hakkı ne kadar kullanabiliyor?
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın vekil oranı 5’te bir. 2023 itibarıyla Türkiye’de kadının istihdamdaki payı ise yüzde 22, yani erkeklerle arasındaki uçurum 5 katına yakın. Gerçi Türkiye’de genel olarak bir üretim sorunu olmalı ki, birçok kişi hiçbir üretim ve yatırım yapmadan sadece kira, döviz geliri ve banka faizleriyle geçiniyor.
Oysa Danimarka’da negatif faiz denen bir uygulama var. Eğer bankada belli bir meblağın üzerinde paranız duruyorsa bunun için banka sizden para kesiyor. Paranın işletmeye, yatırıma ve üretime kaydırılması isteniyor.
Elbette Danimarka’daki kadın hakları Türkiye’dekinden çok daha ileride, ama bunun için çok çalışmışlar ve Atatürk gibi bir kurtarıcı beklemeden halen daha çalışıyorlar. Kız ve erkek çocukları 14-16 yaşlarında, okulun yanı sıra hafif işlerde çalışarak hayatı öğrenmeye başlıyor, toplumda bir sorumluluk alıyor.
Onları kimse ev hanımı olacak, iyi bir koca bulacak diye yetiştirmiyor. Çocuk evlilikleri diye bir konu Danimarka gündeminde yer almıyor. Lüks arabalar ve botox bu ülkede çok rağbet görmüyor, çünkü gösterişin altındaki gerçek yüzü oldukça erken farkediyor Danimarkalılar.
Eşit ücret sıralamasında bundan üç yıl öncesine kadar dünya genelinde 14. sırada yeralan Danimarka, İskandinavya ülkeleri sıralamasında en altta yeralmasından rahatsızlık duyuyor. Sendikalar, kadın örgütleri ülkenin alt sıralarda yeralmasını Danimarka’nın bir ayıbı olarak görüyorlar.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.