Ozani; “İbrahim GÖSTERİR” Aydın eğitimci ozanlarımızdan. 1965 yılında Çorum Merkeze bağlı, Sarin “Çalyayla” köyünde yoksul bir aile çocuğu olarak doğdu. İlkokula köyünde başladı. Liseyi Çorum’da okudu. 1986 yılında Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesini bitirdi. Ülkenin değişik yerlerinde öğretmenlik yaptı. Ünlü halk ozanlarının şiirlerini okuyup severek, şiirlere gönül verdi.
Pek çok yerel gazetede şiirleri yayınlandı. Batman Çağdaş, Çorum, Kılçık, Sorun, Yazılıkaya gazeteleri bunlardan bazılarıdır. 2012 yılında Kaygusuz Abdal Şiir Yarışmasında hece dalında birincilik ödülü aldı. Halkbilimci ve araştırmacı Can YOKSUL “Ozani ve Şiirleri Üzerine” adlı bir inceleme kitabı yayınladı. Ozani aynı zamanda halk kültürü üzerine araştırmalarda yapmaktadır. “Örnekli-Tanıklı Çorum Ağzı” sözlüğü ve “Ölüm Var Ayrılık Var-Çorum Manileri” adlı derlemesi Çorum belediyesi tarafından yayınlandı.
BAHAR TÜRKÜLERİ ise ozanın ilk şiir kitabıdır. Halen Çorum da yaşayan Ozani, Emekli Öğretmen olan ozan evli ve bir çocuk babasıdır.
Ozani halkın arasında yetişmiş, halkın dertlerini sorunlarını yaşayarak öğrenmiştir. Yoksulluğu, ayrılığı, zorlukları yaşayan kişi olduğundan. Şiirlerin mayasını ve hamurunu bu konular oluşturmaktadır. Konuları duyan değil, etinde, kemiğinde yaşayan, hisseden kişidir. Yaşanmış olayları, aydın, ışıklı düşünce ve birikimleri ile birleştirerek ortaya etkili ve olumsuzlukların, haksızlıkların üstüne, balyoz gibi inen şiirler çıkarmıştır.
Şiir bir duygu ve düşünce işidir. Bunu etkili, şiirin kuralları içinde sunmak, okuyucunun düşünce ufuklarında gedikler açmak, onu düşündürmek ve şiiri sevdirmek ise usta ozanların işidir. Ozani bu ustalığı gösteren, kıvrak zekalı, dili etkili kullanan sözcüklerle adeta dans eden usta ozanlarımızdandır. Zengin bir kültürel birikime sahiptir. Çağının hem bilincinde, hem de sorumluluğundadır. Yaşadığı yerin yöresel ağzını, hem iyi bilmekte hem de etkili kullanmaktadır. Yer yer hiciv ve mizahi şiirleri ise insanı güldürmekte ve düşündürmektedir.
Değerli Ozan Halkbilimci Can YOKSUL; Ozani için şu yorumunda oldukça haklıdır. “Ozani yöresinde olup bitenleri iyi gözlemlemiş, bunları yoğurup bir sentez yaparak kendi dünya görüşünü, bilincini, duygularını katarak çok değerli şiirler üretmiştir.” Ozani ve şiirleri üzerine; S.14
Hayrettin İVGİN ise, Ozani için haklı olarak şu betimlemeyi yapmaktadır. “Sadece sözcükleri ve deyimleri değil atasözlerini, özlü sözleri, halk yargılarını da şiirlerinde ustalıkla kullanmasını biliyor.” Bahar Türküleri s, 3
Ozani’nin BAHAR TÜRKÜLERİ kitabında yer alan şiirlerinin yanında Sayın Can YOKSU’un yazdığı “Ozani ve şiirleri üzerine” kitabına aldığı seçkilere birlikte bakalım isterseniz.
Ozani seven bir insan, insanı, doğayı, hayatı, uğraşı seven. Sevgisiz ve duygusuz bu dizelerin dökülmesi olanaksızdır. Şu güzel dizelere söylenecek söz olabilir mi?
Halimden anlarsan ey güzel peri
Usulca ruhumdan süzül içeri
Elleme bağrımda yaktığın yeri
Aşkından kor gibi yansın bir daha
Bahar Türküleri syf. 11
Bir başka dörtlük :
İçimde bir umut yeşermiş gibi
Uzuyor bir dosta gidermiş gibi
Çölde bir çiçeğe su vermiş gibi
Bir güzele gönül vermek ne güzel
Bahar Türküleri syf. .52
Ozan sevgiyi, aşkı sözcüklerin sihirli gücünü kullanarak adeta bir nakış gibi işliyor.Günümüz de ham sofuların, din cambazlarının, dini duyguları kişisel ve siyasi çıkarlara alet ettiği günümüz de, Ozani, şu altın dörtlükleri söylüyor.
Vicdanında yoksa terazi tartı
Kurtarmaz kimseyi dinin beş şartı
Ne gezer cennette yobazın kartı
Cennet diye inileme boşuna
Tanrı yarattığı insanı yakmaz
Götürüp sen gibi çarmıha çakmaz
Ozani tehdide pabuç bırakmaz
Arkam sıra çenileme boşuna
Bahar Türküleri syf,15
İnsanlık bugüne dek ne çektiyse savaşlardan çekti. Savaş ölüm, yıkım, ayrılık, yokluk yoksulluk, gözyaşı demektir. Savaşı emperyalistler ve egemen güçler çıkarır. Ancak faturayı yoksullar ve çaresizler öder. Bu gerçeği gören etinde, kemiğinde hisseden ozan, savaşların yıkımına duyarsız kalmıyor. Yüreğinden koptuğu şekilde söylüyor.
Savaşın ektiği yokluk, yoksulluk
Barışın harmanı bereket bolluk
Ne yokluk yoksulluk, ne kula kulluk
Hür büyüsün oğlum kızım barışta
Savaşsız dünyada hayatlar solmaz
Barışsız dünyada insanlık onmaz
Ozani akan kan, kan ile yunmaz
Kanda, kinde değil, çözüm barışta
Bahar Türküleri syf. 18
*****
Cumhuriyet Devrimi ile ülkemiz yönünü batıya dönmüştür. Batı ise çoktan Reform ve Rönesans devrimlerini geçmiştir. Bizim Cumhuriyetin kazanımlarını genişletmek gibi bir dönemde olmamız gerekirken. Ne yazık ki doksan yıl sonra hala Cumhuriyeti koruma mücadelesi veriyoruz. Aydınlanma devrimi ile birlikte, yok etme duygusunu taşıyanlarla mücadele sürüp gitmektedir. Halkın uyanması, bilinçlenmesi adeta öcü gibi görülmekte, bunu yüreğinde duyan ozan, bu halk ne zaman uyanacak
diye haykırmakta :
Gece gündüz uykuda hep
Bu halk ne gün uyanacak?
Teneke mi çalsak acep
Bu halk ne gün uyanacak?
Uyanır derken sabaha
Ne oldu ki uyur daha
Kuşluk da savuştu aha
Bu halk ne gün uyanacak?
Bahar Türküleri syf, 47
Emperyalizm; Halkların kanını iliğini emen, sömüren, başta savaş olmak üzere, çıkarı için her tür yolu meşru sayan rejimin adı.
Emperyalizmin dünya gezegeninde sicili bozuktur. Uzağa gitmeye gerek yok, hemen yanı başımızda komşumuz Irak’ta nükleer silah var diyerek, uydurma yalanlarla Irak’a saldırıp bir milyon insanın ölümüne sebep olduğu, sonrada pardon yanılmışız dediği henüz hafızalarımızda tazedir. Oysa aynı Emperyalizm Hiroşimo’ya atom bombasını kendisi atmıştır. Çağından sorumlu hiçbir ozan Emperyalizmin bu acımasızlığına duyarsız kalamaz. Ozani’de kalamıyor ve diyor ki;
Onca insanoğlu düşmüşken dara
Lüzum var mı daha azsın bu yara?
Silaha, kurşuna, bombaya para/utanmadan yatırana karşıyım
Emperyalist hırsız ile bir olup
Riyayla yalanla milleti soyup
Yoksul yurttaşını aç açık koyup
Adaleti bitirene karşıyım
Bahar Türküleri syf. 59
Ozani’in şiir güzelliğinin ötesinde kimi dizeleri tek başına da veciz anlam ifade etmekte.
İşte bunlardan bazıları :
Ne yokluk yoksulluk, ne kula kulluk,
Mülke sultan oldu zulmün kralı,
Benim mürşidim insandır,
Kimsesiz maraba ağa derdinde
Gökten çile yağar, yerden dert biter
Adın dudağımda üç harf bir hece,
İnsandır kıblemiz sevgi dinimiz,’
Uygarlığa kapı açar kitaplar,
Yol sorduk yobaza hep kaldık geri,
Okudum, öğrendim özümü bildim
Kıble diye insanlığa yöneldim
Ozan susmaz can bedenden çıkmadan
Meydan düzenbazın paye namerdin
Balyoz et sözünü zalimlere vur..
Ve sayabileceğimiz benzeri pek çok söz. İnanıyorum ki her biri tek başına altın değerinde
bu sözler, bir gün çerçeveletip duvarlara asılacak yol boylarına yazılacak değerde ve güzellikte.
Ozani ‘’Bundan Kelli’’ şiiriyle yöresel ağzı iyi gözlemlemiş ve oldukça ustaca işlemiştir. Bununla kendine yeni bir çığır açma yolunda olduğunu da söyleyebiliriz. İşte bu zenginliği ifade eden bir dörtlük;
Yeter yeliktiğin döme döşünü
Daştan daşa vurma şinnek başını
Şirikli gözünü yoluk gaşını
Cabcık göbellere çat bundan kelli
Ozani’in birbirinden güzel ölçülü, uyaklı, sekiz ve on bir heceli şiirlerini okumazsak,
bir şeyler eksik demektir. İnanıyorum ki, Ozan bundan sonra da, sorumluluğunun bilincinde olarak ışıklı şiirlerini sunmaya devam edecektir.
Eline yüreğine sağlık Ozani. Esin pınarların kurumasın.
Kaynak : Bahar Türküleri Kültür Ajans yay
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.