Böyle düzeyli bir soruyu bu köylümden hiç beklememiştim! Biraz düşündükten sonra soruyu yanıtlamaya çalıştım. ‘Sol, sokakta çocukların oynaması, gençlerin hepsinin iyi eğitim alması, herkesin geçinebileceği bir işinin olması, barınacağı evinin olması. Yaşlıların gece yatağından gökyüzünü izleyip gözüne kestirdiği bir yıldızla sır paylaşması demek, çocukları, gençleri gaddarca öldürenleri unutmamak, hayvanları sevmek, doğayı korumak demektir. Yunus balıklarının bazen insan olduğunu düşünmek ve onların bu muhteşem özgürlüklerini kıskanmak demek, Afrika’da bu yaz 700 bin çocuğun kuraklıktan öleceğini öğrenip 50 lirayı bir acil yardım kurumlarına bağışlamak, ve bundan böylede suyu gereksiz yere kullanmayıp musluğu kapatmak demek. Soframızdan artan yemekleri sokakta dolaşan köpek ve kedilere vermek, sokağa çöp atmamak demektir. Kimselerin ‘Bu orada ne yapıyor’ demesine aldırmadan insanların kumsalda bıraktığı çöpleri toplamak demek, çok meraklı olmak demek, şu yaşadığımız dünyada kaç dil konuşuluyor, farklı kaç renk insan var, neden Çinliler sütle yapılmış yiyecekleri yemezler, Güney ve Kuzey kutbuna kaç kişi gitmiştir? Onların bu yolculuklarda başına neler gelmiştir?
Doğanın yok edilmemesi için mücadele vermek, kesilen her ağaç, yanan her orman için ne yapıp edip mutlaka ve mutlaka ağaç dikmek, köylünün sel felaketinden yok olan ürünün devlet tarafından karşılanması demek. Şu bizim oturduğumuz köyde kaç kişi geçim sıkıntısı çekiyor, kaç genç işsiz?
Yazıyı ilk bulan kavim Sümerler’in kaç tanrısı varmış, Hititlerin kaç tanrısı, Hint mitolojisiyle, Yunan mitolojisindeki tanrılar birbirilerine ne kadar benzer? Güçlülerin tanrısı Apollo’nun da, Hint tanrılarından en sevilen insan başlı fil tanrı Gadeş’in de yardımcıları neden faredir? Bir karınca bir kilometreyi ne kadar zamanda alır? Neden erik ağaçları erken açar? Dünyada kaç çeşit kurbağa vardır, insanın en yakın akrabası gerçekten su sineği midir? Karpuz neden soğuk suya bırakılır, dünyada parfüm yapılan kaç çeşit çiçek vardır? Çöllerde kum fırtınaları neden bugün de insanların korktuğu bir doğa olayıdır? Kırlık alanlarda geceleri neden ay ve yıldızlar daha parlaktır? Aşk nedir, bu neden başımıza gelir, kalbimiz neden sık sık kırılır, vicdan nedir, neden yalan söylerken yüzümüz kızarır?’
Çayından bir yudum daha alan köylüm ‘Hüseyin dur biraz’ dedi, ‘kafam karıştı’.’ Elbette karışacak’ dedim. ‘Dünyanın en zor sorusunu sordun, devamı var. Sol demek, her yaptığın işin neye yarayacağını bilmek demek; okuduğun her kitabı, denizlerin tuzunu, göklerin mavisini iyi bilmek demek. Bir ormanda bir pusula olmadan Kutupyıldızı’na bakıp yolu bulmak demektir, herkes birbirinin karşısında mum gibi dururken, kendin gibi durmak demek; geceyi sevmek demek, gün batımlarını sevmek demek, ormandaki tüm sesleri sevmek demektir. Kendin için dans etmek demek, ağız dolusu gülmek demek, her yenilgiden sonra şöyle bir silkinip yeniden doğmak demek.
Köylüm birden bağırdı. ‘Şimdi anladım’ dedi. ‘Sol hiç durmadan düş kurmak, öğrenmek ve mücadele etmek demek!’
Ama köylüme söylemediğim eklemek istediğim bir şey daha var. Sol, hâlâ neden ülkemizde gerçek demokrasiyi kuramadık deyip, biraz da utanmak demek, özür dilemek demek.