‘ ….Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene
karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunuşmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana….’
Doğduğu yerin sınırlarını çocukluğunda, Türkiye sınırlarını gençliğinde aşmış, dünyayı tanımayı, tanıdıkça da ezilen insanların yanında yer almaya kendini adamış bir ozan. Bir şairi, yalnız şiirleriyle değil, siyasi duruşuyla, evrensel izlenimleriyle de tanımak, onu daha iyi anlamak için gereklidir.
Ataol Behramoğlu, İstanbul – Çatalca’da doğdu. Çocukluğu Kars ve Çankırı’da geçti. 1966’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyat bölümünü bitirdi. İlk şiiri 1959’da yayımlanmış. O tarihten bugüne 53 yıldır yazıyır. Çocukluğunda söylemeye çalıştığı halk türküleriyle, şarkılarla beslenen kişiliğinin, Türkiye dışında çok sayıda ülkeye ulaşması, onun şiirinde insancıl bir öz, çağdaş bir duyarlılık olarak yansır.
Ataol Behramoğlu, çağdaş Türk şiirindeki yeri ve önemi konumuyla kendi kuşağının en önde gelenleri arasındadır. Türkçeye karşı duyarlılığı, duyguyu vurgulamak için duygusallıktan kaçınması Ataol Behramoğlu’nun şiirleirini unutulmaz birer yaşantı kılan özellikler arasındadır. O, aynı zamanda sevgi şairidir.
Yeni aşka gazel
Uçurumlardan geçerek gelirim sana
delice, uçarak gelirim sana
Unutup kederle biteni nice kez
merak merak gelirim sana
İçim şarkılarla dolup taşarken
dilim dolaşarak gelirim sana
Aklım bir pazar yerinden karışık
gönlüm tepetaklak gelirim sana
Yeniden öğrenmek için herşeyi
bildiklerimi unutarak gelirim sana
Dünyaya henüz gelenlerden farksız
çığlıl çığlık, çırılçıplak gelirim sana
Kopar diye beni köklerimden yine
uçur diye ey aşk, gelirim sana
Ataol Behramoğlu çok sayıda çeviri yapmıştır. Rus edebiyatının iyi edebiyatçıları üstüne inceleme ve araştırmaları vardır. Türk edebiyatı ile Rus edebiyatını mukayese edip, Dostoyevski, Puşkin ve Tolstoy’u ‘Rus Edebiyatının Öğrettiği’ adlı eserinde ele almıştır.
12 Eylül Askeri Darbesi nedeniyle 1982’de Barış Derneği Davasıyla 10 ay tutuklu kaldı. 12 Eylül zindanlarında mahpusluk deneyimi kazandı! Fransa merkezli ama dünyanın dört bir bucağını kapsayan sürgünlüğünde sorumlu bir dünya vatandaşı olarak yaşadı.
Siyasi duruşuna, yazdığı şiirlere bakarak Nazım Hikmet’ten esinlendiğini söyleyebilirim. Nazım Hükmet’i Danimarka diline kazandıran Danimarkalı dünya şairi Erik Stinus’la da uzun yıllar süren kişisel dostluklar kurması da tesadüf değil. Allende’yi Moskova’da dinlemesi ve Pablo Neruda ile birebir tanışması da onun evrensel kişiliğini görünür kılar.
Bugünlerde Danimarka’nın iyi şairi Niles Hav’la dostluğunu sürdüren Ataol Behramoğlu’nun yakından tanıdığınız Aziz Nesin ve Kemal Özer gibi Türk yazarlarıyla da bir dönem çok iyi arkadaşlık yaptığını belirtelim. Ülkesine olan olan sevgisini Cumhuriyet Gazetesi’inde yazdığı haftalık yazılarıyla dile getirmektedir.
Ataol Behramoğlu, dünyaya yüreğinin penceresinden bakmasını bilir. Kişisel çözüm ve mutlulukları arama çağının geçtiğine, insan sıcağı ve dayanışmanın yaşamı anlamlı kılacağını bize anımsatarak aydın olmanın görevini ve gereğini sürekli yerine getiriyor.
Sorumluluğumuz, hem geçmişi hem geleceği içererek, dünyanın her köşesine dek uzanmaktadır. Ataol Behramoğlu’nun şiirlerini okudukça bu önemli mesajı daha iyi kavrayacaksınız.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.